Academia.eduAcademia.edu
PART (ARSAK) İMPARATORLUĞU (MÖ 247-MS 224) İÇİNDEKİLER GİRİŞ PART TARİHİ Köken ve Kuruluş Devri Genişleme Devri Roma ve Ermenistan Roma ile Barış ve Entrikalar Romalılar ile Savaşların Devamı ve Çöküş Devri Yerli ve Yabancı Kaynaklar İDARE VE YÖNETİM SİSTEMİ Merkezî otorite ve Yarı-özerk Krallar Soyluluk Askerîye Para Birimi KÜLTÜR VE UYGARLIK Helenizm ve İran'ın Dirilişi İnanış Sanat ve Mimarî Giyim-Kuşam Yazı ve Edebiyat PART HÜKÜMDARLARI LİSTESİ KAYNAKÇA GİRİŞ Başkent: Asaak, Hekatompilus, Hamadan, Ktesifon, Susa, Nisa Dil: Orta İran dilleri (Farsça) İnanış: Helenizmden etkilenilmiş Zerdüştlük Yönetim biçimi: Feodalist monarşi Tarihsel dönem: Klasik Antik Çağ - Kuruluş: MÖ 247 - Yıkılış: MS 224 Para birimi: Dirhem (Drachma) Part İmparatorluğu (MÖ 247 - MS 224), Arsak İmparatorluğu olarak da bilinir (Günümüz Farsçası ile: ‫ن‬ ‫ = ا‬Aşkâniyan) kuruluşundan itibaren, Antik Yakın Doğu’da çok etkili politik ve kültürel bir İranlı güç idi. MÖ III.yy’da I. Arşak, Parni kabilesinin şefi tarafından Partya bölgesini (İran’ın kuzey doğusunda ki Batı Horasan bölgesi) ele geçirdikten sonra bir satraplık (eyalet) olarak Selevkos İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazandı. I Mithridates (MÖ 171–138) Selevkoslardan Medya ve Mezopotamya bölgesini alarak imparatorluğun sınırlarını büyük ölçüde genişletti. Bundan sonra, Part İmparatorluğu’nun sınırları Euphrates’in kuzeyinden Doğu Türkiye’ye kadar uzanıyordu. Krallık, Akdeniz'de Roma ile Çin’deki Han Devleti'nin arasında bulunan İpek Yolu’nun tam üstünde bulunuyordu, bu sayede hızlıca ticaretin merkezi hâline geldiler. Partlar genellikle Pers, Helen ve bölgesel kültürler ile karışmış kendi kültürlerinin sanat anlayışını, mimarîsini ve dinî inanışlarını benimsemişlerdir. Kuruluşlarının hemen hemen ilk yarısında, Arşak hanedanı, İran geleneklerini tekrardan canlandırmış olmalarına rağmen Yunan kültürünü benimsemiştir. Arşak hükümdarları ‘Kralların Kralı’ olarak anılırdı ve kendilerini Pers (Ahameniş) İmparatorluğu’nun yasal vârisi olarak görürlerdi; gerçekten de, bir çok kralı vassal olarak kabul ettiler, zaten Perslerin (Ahamenişlerin) merkezî yönetimi seçmelerine rağmen bir çok özerk satraplığı bulunuyordu. Krallık bir çok satraplık kurdurmuştu, çoğu da İran’ın dışındaydı, fakat bu satraplıklar küçüktü ve Ahamenişlerden daha güçsüzdü. Arşaklıların genişleme gücü ile birlikte, merkezî yönetim Nisa şehrine taşındı, Türkmenistan’dan Ktesifon’a uzanan Tigris bölgesinde (Bugünkü Bağdat’ın güneyinde) bulunuyordu , tabi sonrasında krallığa bir çok şehir başkentlik yaptı. Partların erken dönemde iki düşmanı bulunuyordu: Batıda Selefkiler, doğuda da Sakalar. Aynı zamanda, Partlar, batıya doğru genişlemelerinden dolayı, Ermenî Krallığı’yla da sorun yaşadılar, ve geç dönemde ise Roma ile savaştılar. Romalılar ve Partlar kendilerini Ermenistan kralı ilân ettirebilmek için bir süre çekişme yaşadılar. Partlar MÖ 53 yılında yapılan Carrhae Savaşı’nda Marcus Licinius Crassus’u büyük bir yenilgiye uğrattılar, ve M.Ö. 40–39 arasında, Part Orduları Romalıların elinde bulunan Tyre şehri dışında Filistin’in tamamını ele geçirdiler. Bununla birlikte, Marcus Antonius Partlara bir karşı saldırıda bulundu ve bir çok Roma İmparatoru Roma-Part Savaşları sırasında Mezopotamya’yı işgâl etti. Romalılar bu savaşlar sırasında yakaladıkları fırsatlarla Selevsiya ve Ktesifon şehirlerini ele geçirdiler. Alışılagelmiş sivil savaşlar sırasında Part tahtına göz dikilmesi yabancı bir işgâlden daha tehlikeli bir durumdur. Estakhr hükümdarı I. Ardaşir’in yönetimini üstlendiği Fars bölgesinde Part hakimiyeti zayıflamaya başlamıştı ve Arşaklılara karşı ayaklanarak son hükümdarları Artabanus’u öldürmüşlerdi (MÖ 224). Ardaşir MS VII.yy’daki Müslüman akınlarına kadar İran’ı ve Yakın Doğu’nun büyük bir bölümünü kapsayan Sasanî İmparatorluğu’nu kurdu, aynı zamanda Arşaklılar bir Ermenî hanedanı olarak yaşamaya devam ettiler. Farsça, Yunanca ve diğer dillerde yazılmış olan yeni Part kaynakları, Sasanîlerle, hatta erken dönem Pers (Ahameniş) kaynaklarıyla kıyaslandığında, çok nadir bulunan kaynaklar olarak karşımıza çıkarlar. Bozulmuş tablet yazıları bir yana, çömlekler, taş yazıtlar, sikkeler, ve bazı parşömen belgelerinin günümüze kadar ulaşma şansı ile birlikte, Part Tarihi sınırlı kaynaklara sahiptir. Bu kaynaklar genelde Roma ve Yunan belgelerinden oluşurdu, fakat aynı zamanda Partya'daki Çinli tüccarlar sayesinde Çin'e ait kaynaklar da bulunur. Tarihçiler çoğunlukla yazılı kaynak bulamadıklarından Partların kültürünü ve yaşayışlarını anlayabilmek için sanatsal anlayışlarını göz önünde bulundururlar. PART TARİHİ Köken ve Kuruluş Devri I. Arşak, Arşaklılar devletini kurmadan önce İranlılardan oluşan ve Dahae Konfederasyonu'nu oluşturan antik bir Orta Asya kabilesi olan Parni kabilesinin şefiydi. Parniler doğu İran'a ait bir dilde konuşuyorlardı. Bu sırada Partya'da Kuzeybatı İran'a ait bir dil konuşuluyordu. İkinci olarak bu bölge kuzey doğuda bulunuyordu, ilk olarak Ahamenişlerin, ve sonrasında Selefkilerin hakimiyeti altındaydı. Bölge fethedildikten sonra, Parni; Orta İran dili, Aramîce, Yunanca, Babilce, Sogdca ve fethedilen yerdeki bir çok bölgenin dili ile birlikte konuşulan Partların resmî bir dili hâline geldi. Yunanlı tarihçiler bu devlet hakkında değerli bilgiler toplamış ve bu bilgiler şu anda elimizdedir. Ancak yine 500 yıla yakın hüküm süren bu devletin iktidarı hala tümüyle açığa çıkmamıştır. İranlı tarihçiler Aşkanîleri İranlı olarak görmedikleri için onlar hakkında araştırma yapmak istememişlerdir. Bu nedenle İranlı tarihçilerin eserlerinde bunlarla ilgili hiçbir değerli bilgi göze değmemektedir. Bütün bunlara rağmen, İran tarihçilerinin çoğu Aşkanîlerden az da olsa bahsetmiş ve hatta bir çoğu onları İranlı ve İran Devleti olarak tanımlamışlardır. Örneğin, Ali bin Hasan Mesudi (280-345 H.K.), "Mürevvicü'l-Zeheb" eserinde Ahemenileri İran'ın birinci devleti gibi tanımlayarak, İskender, Sulukîler ve Aşkanîlerden bahsetmiştir. Sasanîleri ise ikinci sınıf devlet olarak tanıtmıştır. Mesudi, aynı eserinde Aşkanîlerin, "Yafes" neslinden olduğunu söyleyerek, Part tanımlaması yapar. Yafes, Nuh'un üçüncü oğludur. Bildiği gibi eskiden böyle bir inanç varmış ki, insanlar Nuh'un üç oğlundan, yani, Sam, Ham ve Yafes'dendirler ve Türk soyu da Yafes'den gelmektedir. Partlar eski Türk kabilelerinden olarak, İskit ya İskis veya Sakalardandırlar. Bu grup önce kuzeyde, Azof denizinin çevresinde yaşamış, sonraları güneye doğru hareket ederek Hazar Denizi'nin doğu kıyılarında yerleşmişlerdi. Türkmenler bu gruplardandırlar. Muhammet Hasan Han "Durrul Tican fı-Tarih-i Beniel Aşkan" eserinin 99. sayfasında şöyle yazmaktadır:Bugün tarihçiler, Aşkanîleri İranlı olarak görmüyorlar. Onlar bilimsel delillere dayanarak, Aşkanîleri tamamen Türk asıllı ve Türk soylu olarak gösteriyorlar. Onlar Part denilen toplumdandırlar ve kökenleri Yafes'e dayanıyor. Onların İskit veya İskis oldukları da açıkça bellidir. Bilindiği gibi İskitler Doğu Avrupa'da yaşayan bir grup halkın adıdır. Onları tarihte Sakka veya Sakalar (İskitler) diye tanılıyorlar. Aslında Sakalar karma bir toplum olarak Orta Asya ve Çin Türkistanı'ndan Aral Gölü'ne yönelmiş ve Avrupa'da Don Nehri kıyılarında yer almışlardı. Onlar her bir bölgede başka bir aksan ve isimlerle tanınmaktadırlar. Orta Asya'dan İran topraklarına gelen Sakalara Sak veya Sas deniliyor ve Dariyus Şah kitabelerinde onlardan Sak olarak bahsediliyor.Bazen Sakalara İskit veya İskis de demişler ve Ruslar onları Dah olarak tanımlamıştır. MÖ 200 civarı Partlar sarı, Selefkiler mavi ve Roma Cumhuriyeti mor ile gösteriliyor. Arşaklıların bağımsızlıklarını neden MÖ 247'de kazandıkları tam olarak bilinmiyor. A.D.H. Bivar, Andragoras adında bir satrapın Selefkilere karşı ayaklanması sonucu Selefkilerin bölgedeki hakimiyetini kaybetmesinden dolayı olduğunu söyler. Bu nedenle Selefkilerin bölgedeki kontrolünü yitirmesi I. Arşak için büyük bir fırsat olarak görülür. Aynı zamanda, Vesta Sarkhosh Curtis söz konusu yılda Arşak'ın Parni kabilesinin şefi olarak seçildiğini iddia eder. Homa Katouzian ve Gene Ralph Garthwaite ise Arşak'ın Partya'yı ele geçirdiği ve Selefkilerin bölgedeki otoristesini yıktığı yıl olarak anlatırlar, ayrıca Curtis ve Maria Brosius, Andragoras'ın MÖ 138 yılına kadar Arşaklılar tarafından mağlup edilmediğini söylerler. I. Arşak'ın isminin Yunan alfabesi ile yazılmış gümüş sikkesi (MÖ 247–211 ) (ΑΡΣΑΚΟΥ) I. Arşak'dan sonra yönetime kimin geldiği pek açık değildir. Bivar ve Katouzian, kardeşi I. Tiridates olduğunu, sonrasında oğlu II. Arşak'ın geldiğini söylerler (MÖ 211). Ayrıca Curtis and Brosius II. Arşak'ın I. Arşak'ın yasal varisi olduğunu konusunda hemfikirdirler ve Curtis bu olayın MÖ 211'de olduğunu açıklamıştır. Brosius ise M.Ö. 217'de olduğunu iddia eder. Bivar, I. Mithridates'in yönetimdeki son yılında, yani "Part tarihinin resmî olarak başladığı yıl" olan MÖ 138'de olduğu konusunda ısrarcıdır. Tüm bu fikir ayrılıklarını anlattıktan sonra, Bivar, tarihçiler tarafından kabul görülen Partlar için iki farklı hükümdar kronolojisi olması olayını özetlemiştir. Bir zaman sonra, Arşak batıda Mısırlı III. Ptolemy Euergetes'in Selefkileri işgâl etmesi (MÖ 246–222) avantajından yararlanarak Partya ve Hirkanya bölgesindeki gücünü pekiştirdi. Bu savaş, Üçüncü Suriye Savaşları'nın başlamasına ve (MÖ 246–241), I. Diodotus'un ayaklanarak Orta-Asya'daki Baktriya Krallığı'nı kurmasına vesile oldu. Sonraki vâris, II. Diodotus, Selefkilere karşı Arşaklılarla müttefiklik kurdu, fakat Arşaklılar II. Seleucus Callinicus tarafından Partya'dan atıldı. (MÖ 246–225). Bir süre göçebe Apasiacae kabilesinde zaman geçirdikten sonra, Arşak bir karşı saldırıda bulundu ve Partya'yı geri aldı. II. Seleucus'un vârisi, III. Büyük Antiochus (MÖ 222–187), güneydeki Medya bölgesinde bulunan Molon şehrinde çıkan bir ayaklanmadan dolayı bu saldırıya karşı koyamadı. III. Antiochus MÖ 210 ya da 209 yılında Partya ve Baktriya'yı tekrar ele geçirmek için büyük bir sefere çıktı. Başarısız oldu, fakat II. Arşak ile bir ateşkes imzaladı. Sonrasında III. Antiochus'un boyun eğmesiyle birlikte krallık ünvanını aldı (Yunanca: basileus). Selefkiler; Partların, Romalıların hadlerini aşmaları ile ilgili meselelerine ve Magnesia'da aldıkları yenilgiye müdahele edemiyorlardı (MÖ 190). Partyalı Phriapatius'tan sonra (MÖ 191–176 arası) II. Arşak tahta geçti, ve sonra Partyalı I. Phraates (MÖ 176–171). I. Phraates Selefkilerin müdahalesi olmadan Partya'yı yönetmeyi başardı. Genişleme Devri I. Phraates'in Partya'yı genişleterek İskenderîn Kapılarına dayandırdığı ve Apamea Ragiana şehrini ele geçirdiği kaydedilmiştir, fakat hangi bölgede bulunduğu bilinmiyor. Partların en büyük genişlemesi ve en büyük sınırlara sahip olması, kardeşi ve vârisi olan I. Mithridates dönemine denk gelir. (MÖ 171–138 arası), bu dönem, ilk Pers (Ahameniş) İmparatoru Büyük Kiros'un dönemi ile denk görülebilir. I. Mithridates'in (MÖ 171-138) at üzerindeyken silüetinin kazındığı bir taş Mithridates'in ordularının, Baktriyalıların iki vilayetini ele geçirmesiyle ve I. Diodotus'un ölümüyle beraber Partlar ve Baktriyalılar arasındaki ilişkiler I.Eucratides döneminde (MÖ 170-145) kötüleşmeye başladı. Selefkilere sırtını dönen Mithridates MÖ 148 veya 147 yılında Medya ve Ecbatana bölgelerini ele geçirdi; Timarchus tarafından başlatılan ayaklanma ile birlikte bölge son bir Selevkos baskısıyla istikrarsızlaştırıldı. Bu zaferleri Partların Mezopotamya'daki Babil şehrini ele geçirmesi olayı izledi, Mithridates ilk sikkelerini burada bastırdı ve resmî bir tören yaptırdı (MÖ 141). Mithridates tekrar Hirkanya'ya geri çekilirken, orduları Elymais ve Characene krallıklarını hakimiyeti altına aldılar ve Susa şehrini ele geçirdiler. Bununla birlikte artık Part egemenliği uzak doğudan Hint nehrine kadar uzanmış bulunuyordu. Oysa Hekatompilus Partların ilk başkentiydi, Mithridates; Selevsiya'da, Hamadan'da, Ktesifon'da ve Arşak krallarının mezarlarının bulunduğu yeni kurulan şehir Mithradatkert'de (Nisa, Türkmenistan) kraliyete ait özel binalar kurmuştu. Hamadan kraliyet ailesinin yaz mevsimindeki gözde şehirlerinden biri olmuştu. Ktesifon ise I. Gotarzes'in yükselişine kadar başkent olamamıştı. (MÖ 90–80). Brosius'a göre bu şehir Arşaklıların kraliyet törenlerini yaptıkları temsilî bir şehir olmuştu. Komutan Diodotus Tryphon MÖ 142'de Antakya'da bir ayaklanmaya sebebiyet verdiğinde Selefkilerin buna karşı koyacak gücü yoktu. Yine de MÖ 140 yılında II. Demetrius Nikator Mezopotamya'da Partlara karşı bir ordu toplamayı başarmıştı. Önemsiz başarıların haricinde, Selefkiler mağlup edildi ve Demetrius Part orduları tarafından ele geçirilerek Hirkanya'ya götürüldü. Mithridates burada tutsağına büyük bir konukseverlikle davrandı, hatta Demetrius'u, kızı Rhodogune ile evlendirdi. I. Mithridates'in sikkesi, sakal bırakmış ve kafasına bir diadem takmış VII. Antiochus Sidetes (MÖ 138–129), Demetrius'un kardeşi, Selevkos tahtına getirildi ve sonrasında Cleopatra Thea ile evlendirildi. Diodotus Tryphon'u yendikten sonra, Antiochus MÖ 130'da Mezopotamya'yı tekrar almak için sefer hazırlıklarına başladı, bölge II. Phraates'in yönetimindeydi (MÖ 138–128). Part komutanı Indates Büyük Zab'da yenilgiye uğratıldı ve bunu çıkan bir ayaklanma sonucunda Babil valisinin öldürülmesi olayı takip etti.Antiochus Babilî fethetti ve sikkelerini bastırdığı şehir olan Susa'yı ele geçirdi. Ordusunu Medya bölgesine doğru ilerlettikten sonra Partlar ateşkes isteğinde bulundular, fakat Antiochus'ün bazı şartları vardı: Arşaklıların, Partya dışında tüm toprakları Selefkilere bırakılacak, yüklü miktarda bir haraç ödenecek ve Demetrius serbest bırakılacak. Arşak Demetrius'u serbest bıraktı ve onu Suriye'ye gönderdi, fakat diğer şartları kabul etmedi. MÖ 129 baharıyla Medler Antiochus'un kaynak bulunamamasından dolayı bitkin düşmüş ordusuna karşı bir ayaklanma başlattı. İsyanları bastırmak istenirken ana Part ordusu bölgeye giriş yaparak savaşta Antiochus'ü öldürdü. Ceseti gümüş bir tabut içinde Suriye'ye geri gönderildi, oğlu Seleucus Part prensi oldu, kızı ise Phraates'in haremine katıldı. II. Mithridates (MÖ 124-90) dirhemi Partlar, batıda kaybettikleri toprakları ele geçirmişlerdi, fakat doğuda bir başka tehlike baş gösteriyordu. Günümüz Doğu Türkistan ve Kansu diyarında ünlü Hun İmparatoru Mete (Bagadır) Tanhu tarafından büyük bir yenilgiye uğratılan Yüeçiler MÖ 177-176 arasında Baktriya'ya (günümüz Fergana) göç etmeye başladılar ve Saka (İskit) kabileleriyle savaşarak Sakaları yurtlarından sürdüler. Sakalar da daha batıya gitmek zorunda kaldılar ve Part İmparatorluğu'nun kuzey doğu sınırlarını işgâl ettiler. Mithridates böylece Mezopotamya'daki fetihlerinden sonra tekrar Hirkanya'ya geri dönmek zorunda kaldı. Saka kabilelerinden bazıları Phraates'in Antiochus'a karşı kurduğu orduda asker olarak yer almıştı. Gerçi savaşa çok geç katılmışlardı. Phraates, maaşlarını ödemeyi reddedince İskitler ayaklandı, Phraates eski Selefki askerlerinin yardımıyla ayaklanmayı bastırmaya çalıştı, fakat onlar da Phraates'e bağlı kalmadılar ve İskitlerin tarafına geçtiler.II. Phraates bu orduya karşı taaruza geçti, fakat savaşta öldürüldü. Romalı tarihçi Justin'in belgeleri, Phraates'in varisi I. Artabanus'un da doğuda bozkır ülkeleriyle savaşırken aynı kaderi paylaştığını yazar. Artabanus'un Turfancılar (bir Yüeçi kabilesi) tarafından öldürüldüğünü açıklamıştır. Ancak Bivar, Justin'in onları İskitlerle karıştırdığını düşünür. II. Mithridates, ileriki dönemlerde Sistan'da İskitlerden kaybedilen toprakları tekrar ele geçirmiştir. Mawangdui'den Çin ipeği, MÖ 2. yüzyıl, Han Hanedanı; Çin'den gelen ipek belki de Partların İpek Yolu sayesinde elde ettikleri en kârlı şeydi Selefkilerin Mezopotamya'dan geri çekilmeleriyle birlikte Partların Babil valisi Himerius, Arşak krallığı tarafından Characene'yi sonra da Hyspaosines'in yönettiği Charax Spasinu'yu fethetmek ile görevlendirilmişti. Fakat bu görev başarısızlıkla sonuçlanınca Hyspaosines MÖ 127'de Babil'i işgâl etti ve Selevsiya'yı ele geçirdi. MÖ 122 yılı ile birlikte II. Mithridates Hyspaosines'i Babil'den çıkarttı ve Characene krallarını Partların hakimiyeti altına aldı. Mithridates'in sınırları daha da batıya genişletmesinden sonra, MÖ 113'te Dura-Europos ele geçirildi ve Ermenî Krallığı ile savaşı başlatmış oldu. Orduları I. Artavasdes'i yenilgiye uğrattı ve onu tahttan indirdi, daha sonra Ermenistan'ın "Büyük" Tigranes'i olarak anılacak olan oğlu Tigranes'i esir olarak aldı (MÖ 95–55). MÖ 1. yy'da günümüz Afganistanı, Pakistanı ve kuzey Hindistan'ında bulunan Hint-Part Krallığı, Part İmparatorluğu ile müttefiklik anlaşması yaptı. Bivar, bu iki devletin politik durumlarının eş olduklarını söylemiştir. Yunan filozofu Tyanalı Apollonius, MÖ 42'de Part hükümdarı I. Vardanes'i ziyaret ettikten sonra (MÖ 47-40), Vardanes bir ticaret karavanının onu koruması koşulu ile Hint-Partya'ya gidebileceğini söyledi. Apollonius Hint-Partya'nın başkenti Taxila'ya ulaştığında, karavan lideri Vardanes'in mektubunu okur, yazılanlar muhtemelen Farsçadır. Burada Apollonius'a büyük konukseverlikle davranılır. Çin'deki Han İmparatoru Wu'nun yükseliş döneminde (MÖ 141–87) Zhang Qian'ın tehlikeli diplomatik ilişkileriyle birlikte Han İmparatorluğu MÖ 121'de II. Mithridates'e bir temsilci gönderdi. Han elçisi Partlar için İpek Yolu vasıtasıyla resmî bir ticarî teklif sundu, fakat Hun İmparatorluğu'na karşı askerî bir birlik sağlanmadı. Part İmparatorluğu Avrasya'daki ticaret karavanlarından topladığı vergiler sayesinde zenginlemişti, en pahalı mallar Romalılar tarafından ithal ediliyordu. Ayrıca Çinlilerin Part baharatı, parfümü ve meyveleri aldığı zamanlarda inciler de Çin'den yüksek bir fiyatla ithal ediliyordu. Egzotik hayvanlar ise Arşaklılar tarafından Han hükümdarlarına hediye olarak veriliyordu; MÖ 87'de II. Pacorus Çin'deki İmparator Zhang'a aslanlar ve İran ceylanları göndermiştir (MÖ 88-75). Bunun yanı sıra ipek ve Part mallarını satın alan Romalı tüccarlar aynı zamanda Hindistan'dan demir, baharat ve deri ithal ediyorlardı. Part İmparatorluğu boyunca yolculuk yapan karavanlar Batı Asya bazen de Roma züccaciyelerini Çin'e getiriyorlardı. Roma ve Ermenistan Kuzey Hindistan'da bulunan ve Yüeçiler tarafından kurulmuş olan Kuşhan İmparatorluğu Partların doğu sınırlarının güvenliğini sağladığına dair garanti vermişti. Bu yüzden MÖ 1. yy'ın ortasında, Arşak hanedanı öncelikli olarak batı sınırlarını Romalılardan korumaya odaklandı. II. Mithridates'in Ermenîlere boyun eğdirdiği yılla birlikte, Lucius Cornelius Sulla; Roma'nın Kilikya valisi, Euphrates (Fırat) nehrinde Part elçisi Orobazus ile görüştü. İki taraf da bu nehrin Partlar ve Romalılar arasında bir sınırı olarak kullanılmasında anlaştılar, buna rağmen Rose Mary Sheldon'a göre, Sulla'nın bu şartları sadece Roma'ya iletmeye izin veren kısıtlı bir yetkisi vardı. Bu anlaşmanın haricinde MÖ 93 veya 92'de Partlar Suriye'de kabile şefi Laodice ve onun Selevkos müttefiği X. Antiochus Eusebes'e -sonra ölür- (MÖ 95-92?) karşı savaşmıştır. Selevkosların son hükümdarlarından III. Demetrius Eucaerus, Beroea (günümüz Halep) şehrini kuşatmaya çalışmasıyla Partlar buaraya askerî destek gönderdiler ve Demetrius'u mağlup ettiler. I. Orodes'in (MÖ 90–80) sikkesi II. Mithridates'in yönetim devri sırasında I. Gotarzes Babil'i, I. Orodes ise kısmen Partya'yı yönetiyordu. Bu bölük monarşi sistemi Partları zayıflatmıştı ve Ermenî II. Tigranes'in Partların batı Mezopotamya'daki topraklarının ele geçirmesine sebep olmuştu. Bu topraklar Sanatrukes (MÖ 78-71) dönemine kadar geri alınamamıştı. Üçüncü Mitridatik Savaşı'nın patlak vermesiyle, II. Tigranes'in müttefiği olan Pontus hükümdarı VI. Mithridates (MÖ 119–63), Partlardan Romalılara karşı askerî destek isteğinde bulundu, fakat Sanatrukes bu yardım isteğini reddetti. Romalı general Lucullus MÖ 69'da Ermenî başkenti Tigranocerta üzerine yürüdüğünde, VI.Mithridates ve II.Tigranes, III. Phraates'ten yardımda isteğinde bulundular (MÖ 71–58). Phraates bu yardıma cevap vermedi ve Tigranocerta'nın düşüşünden sonra Lucullus ile Euphrates (Fırat) nehrinin Partlar ve Romalılar arasındaki sınır olması kararını tekrardan pekiştirdiler. MÖ 60'da Part İmparatorluğu II.Tigranes'in oğlu Genç Tigranes'in babasını tahttan indirme çalışmaları başarısız olmuştu. Kaçarak III. Phraates'e sığındı ve onu Ermenîlerin yeni başkenti Artaxarta üzerine yürümesi konusunda ikna etti. Bu kuşatma başarısız olunca, Genç Tigranes bir kez daha kaçtı, bu sefer Romalı general Pompey'e sığındı. Pompey'e, Ermenistan seferi boyunca rehberlik edeceğine dair söz verdi, fakat, II.Tigranes Romalılara karşı boyun eğmek zorunda kalınca Genç Tigranes Romalıların esiri durumuna düştü. Phraates Pompey'den Genç Tigranes'i serbest bırakıp kendisine teslim edilmesini istedi, fakat Pompey bunu reddetti. Bunun üzerine Phraates Corduene bölgesini (günümüzde Güneydoğu Türkiye) işgâl etmek için yola koyuldu; elde bulunan her iki Roma belgesine göre, Roma konsülü Lucius Afranius Partları bölgeden savaşla ya da diplomatik yollarla atmıştır. Marcus Licinius Crassus'a ait mermerden büst, Carrhae'de Surena tarafından mağlup edilmiştir III. Phraates, oğulları II. Orodes ve III. Mithridates tarafından öldürtüldü, sonrasında Orodes kardeşi Mithridates'i sırtından vurarak onu Medya'dan Suriye'ye kadar kovaladı. Aulus Gabinius, Romalı Suriye valisi, Mithridates'in desteği ile Euphrates nehrine geçmek için yola çıktı, fakat Mısır'daki bir ayaklanma sonucu XII. Ptolemy Auletes'e yardım etmek için geri döndü (MÖ 80–58; 55–51). Mithridates Romalı müttefiklerini beklemeden Babil'i kuşattı ve Selevsiya'da MÖ 54'e kadar parasını bastırdı. O yıl, Orodes'in komutanlarından Surena, Selevsiya'yı tekrar ele geçirdi ve Mithridates idam edildi. Aynı zamanda Suriye valisi, üçlü yöneticilerden biri olan Marcus Licinius Crassus, MÖ 53'te Mithridates'in desteğinden yoksun olarak İran'a karşı bir sefer düzenledi. Ordusu Carrhae'ye doğru yol alırken (günümüz Harran'ı, güneydoğu Türkiye), II. Orodes Ermenistan'ı işgâl etti ve Ermenî kralı II. Artavasdes'i Romalı müttefiklerinin yardımından mahrum bıraktı (MÖ 53–34). Orodes, Artavasdes'i bir akraba müttefikliği yapma konusunda ikna etti, prens I .Pacorus (ölümü MÖ 38) Artavasdes'in kız kardeşi ile evlendirildi. Surena, çoğunluğu süvarilerden oluşan ordusuyla, Crassus ile buluşmak üzere yola çıktı. Surena'nın 1,000 katafraktı ve 9,000 okçu-atlısı bulunan ordusu kabaca Crassus'un yedi lejyondan, destek birliklerinden, Galyalı süvarilerden ve hafif piyadelerden oluşan ordusundan 4 kat daha büyüktü. Yaklaşık 1,000 adet devenin bulunduğu karavanın verdiği avantajla, Part okçu-atlıları düzenli olarak ok kaynağı sağlayabiliyorlardı. 'Part vuruşu' taktiğini uygulayan okçu-atlılar, sahte bir ricat ile geri çekilip tekrardan düşmanlarına saldırıyorlardı. Ağır kompozitlerle uygulanan bu taktik geniş Crassus'un geniş düzlükte bulunan piyadelerini harab etmeye yetmişti. Yaklaşık 20,000 Romalı asker öldürüldü, 10,000'i ise ele geçirildi, ve bir diğer 10,000 batıya doğru kaçtı, Crassus ise Ermenî ormanlarına kaçtı. Ordusunun başında Surena Crassus'la görüşmek istedi ve Crassus bunu kabul etti. Fakat sonra Crassus, Surena'nın kampına bir baskın düzenlememesi için ast subaylarından biri tarafından tuzak kurularak öldürüldü. Crassus'un Carrhae Savaşı'ndaki yenilgisi, Roma tarihinin en kötü yenilgilerinden biri olarak kabul edilir. Partlar bu zaferle Roma ile neredeyse eş değer bir güç hâline geldi. Surena kamp takipçileri, savaş esirleri ve değerli Roma ganimetleri ile birlikte yaklaşık 700 km. (430 mil) yol katederek Selevsiya'ya döndü ve zaferini burada kutladı. Surena kısa bir süre sonra, Arşak tahtına göz dikmesinden dolayı Orodes tarafından idam ettirilmekten kurtulamadı. Solda Marcus Antonius ve sağda Octavius, MÖ 43'te Octavius, Antonius ve Marcus Lepidus tarafından oluşturulan ikinci kez kurulan üçlü yönetimi kutlama amaçlı bastırılan paralar Crassus'a karşı kazanılan zaferin verdiği cesaretle Partlar Batı Asya'da bulunan Roma yerleşimlerini ele geçirme girişimlerinde bulunmaya başladılar.Taht vârisi I. Pacorus ve kumandanı MÖ 51'de Osaces Suriye'den Antakya'ya kadar olan bölgeyi işgâl ettiler, fakat Osaces'e pusu kurup onu öldüren Gaius Cassius Longinus tarafından geri püskürtüldüler. Hatta MÖ 42'de Arşaklıların tarafında olan Pompey, Julius Sezar ile yaptığı sivil savaşta Partlar tarafından anti-Sezar birlikleri Philippi Savaşı'na yardım olarak gönderilmiştir. Cassius ve Brutus'a bağlı olan bir komutan olan Quintus Labienus da MÖ 40'da İkinci Triumvirateliğe karşı Partların yanında yer almıştır; bir sonraki yılda I. Pacorus ile birlikte Suriye'yi işgâl etmiştir. Üçlü yöneticilerden biri olan Marcus Antonius, düşmanı Octavius'a karşı koymak için Roma'ya tekrar dönmesi gerektiğinden Partların bu saldırısına karşı bir savunma yapacak durumda değildi. Suriye Pacorus'un orduları tarafından ele geçirildikten sonra Labienus; Pacorus ve komutanı Barzapharnes Roma Filistin'ini ele geçirirken, Anadolu'yu işgâl etmek için ana Part ordusundan ayrıldı. Tyre şehri hariç, Güneydeki Ptolemilerden Akdeniz kıyısı boyunca bulunan tüm yerleşim yerlerini boyundurluğu altında topladılar (günümüz İsrail'i). İsrail'de rahip II. Hyrcanus, Phasael ve Herod'un yarı-Romalı Yahudi ordusu Partlar tarafından yenilgiye uğratıldı ve Herod Masada'daki üssüne kaçarken Yahudi müttefik II. Antigonus Mattathias İsrail kralı oldu (MÖ 40–37). Bu başarılarının dışına Partlar kısa sürede Romalılar tarafından Filistin'den atıldı. Marcus Antonius'un himayesinde bulunan bir subay olan Publius Ventidius Bassus, MÖ 39'da Kilikya Geçitleri Savaşı'nda Labienus'u mağlup edip idam ettirdi (günümüz Mersin şehri, Türkiye). Kısa süre sonra Suriye'de, komutan Pharnapates'in öncülüğünü ettiği bir Part ordusu Amanus Boğazı Savaşı'nda Ventidius tarafından yenilgiye uğratıldı. Sonuç olarak I. Pacorus geçici olarak Suriye'den geri çekildi. MÖ 38 yılı baharında geri döndüğünde Gindarus Dağı Savaşı'nda (Antakya'nın kuzey doğusu) Ventidius ile yüzleşti. Pacorus savaş esnasında öldürüldü ve ordusu Euphrates nehrini geçerek kaçtı. Ölümü üzerine II. Orodes, IV Phraates'i (MÖ 38-2) vâris olarak seçti. IV. Phraates (MÖ 38-2) sikkesi Tahtı ele geçirdikten sonra IV. Phraates, yerinde hak iddia edenleri öldürttü ve kendi öz kardeşlerini sürgüne yolladı. Bu kardeşlerinde biri olan Monaeses, Antonius'a sığındı ve İran'ın işgâli için onu ikna etti. Antonius Partların Yahudi müttefiği Antiogonus'u MÖ 37'de yenilgiye uğrattı, Herod'u ise buranın vasal kralı yaptı. Bir sonraki yılla birlikte Antonius Erzurum'a hareket edince, Ermenî kralı II. Artavasdes Antonius'a destek kuvvet göndererek bir kez daha müttefik değiştirdi. Antonius Medya Atropatene'yi işgâl etti (günümüz Azerbaycan'ı), sonra Partların müttefiği Medyalı I. Artavasdes tarafından Praaspa başkent şehrini ele geçirmek amacıyla yönetildi, fakat şehrin yeri günümüzde bilinmiyor. Ayrıca, IV. Phraates Antonius'u arkadan vurarak, Praaspa için hazırlanan dev koç başlarını yok etti; bu olanlardan sonra Artavasdes Antonius'un ordusundan ayrıldı. Partlar Antonius'un ordusunu Ermenistan'a kadar kovaladı. En sonunda çok zayıflayan ordu Suriye'ye ulaşabildi. Bundan sonra Antonius II. Artavasdes'e, bir evlilik müttefikliği bahanesiyle tuzak kurdu. MÖ 34 yılında esir olarak ele geçirildi, Roma'ya gönderildi ve orada idam edildi. Antonius IV. Phraates ile ilişkileri kötüleşen Medyalı I. Artavasdes ile bir müttefiklik anlaşması yapmaya karar verdi. Bu, Antonius ve ordusunun MÖ 33'te Ermenistan'dan geri çekilmesiyle unutuldu; Antonius'un düşmanı Oktavius'un batıdaki sınırlara saldırılarıları devam ederken bir Part işgâlinden de kaçmış oldular. Antonius'un gidişiyle birlikte Part müttefiği II. Artaxias Ermenî tahtına oturmuş oldu. Roma ile Barış ve Entrikalar MÖ 31'de Actium Savaşı'nda Antoinus'un mağlup edilmesiyle, Oktavius Roma İmparatoru oldu, artık cumhuriyet temsilî bir kelimeydi. Bu sıralarda Part Kralı II. Tiridates kısa sürede babası IV. Phraates'i yönetimden devirdi ve yine aynı hızda İskitli müttefiklerinin de yardımıyla yönetimin başına geçti. Ancak Tiridates Phraates'in oğullarından birini yanına alarak Romalılara sığındı. MÖ 20'de yapılan görüşmelerde, Phraates kaçırılan oğlunu geri getirmeyi plânladı. Bir diğer yandan Romalılar, MÖ 53'teki Carrhae Savaşı'nda kaybettikleri lejyon sancaklarını ve savaşta esir düşen ve hayatta kalmayı başaran askerlerini geri aldılar. Partlar bu takası prensi kurtarmak için yapılan küçük bir bedel olarak gördüler. Roma Senatosu ile birlikte Octavius, yeni adıyla Augustus (MÖ 27-MS 14) Partlar üzerinde politik bir zafer olarak görülen sancakların geri getirilmesini sevinçle karşıladı; bu olay yeni para sikkelerinin bastırılmasıyla kutlandı, yeni tapınaklar kuruldu ve hatta Augustus adına sanatsal öğeler içeren heykeller kuruldu. Augustus aynı zamanda prens ile birlite IV. Phraates'e İtalyan bir köle kız göndermişti, bu kız daha sonra Partyalı Kraliçe Musa olacaktır. Oğlu Phraataces'in olaysız bir şekilde taht varisi olmasından emin olmak için, Musa IV. Phraates'i diğer oğullarını Augustus'a rehine olarak vermesi konusunda ikna etti. Augustus yine bu propagandayı Partların Romalılara karşı bir boyun eğmesi olarak kullandı ve bunu kendi eseri olan "Tanrısal Augustus'un Fiiliyatı"ndaki başarılar listesine ekledi. Phraataces tahta V. Phraates olarak geçtiğinde (MÖ 2-MS 4),Kraliçe Musa kendi oğluyla evlendi ve ülkeyi beraber yönettiler. Part soyluluğu, birbirine düşman iki kişinin birbiriyle cinsel ilişkiye girmesini ve Arşak kanı taşımayan bir kral ile fikir alış-verişi yapmayı uygun görmüyordu, bu yüzden çift, Roma'ya sürgün edildi. Phraates'in vârisi III. Orodes sadece iki yıl tahtta kalabildi, ve sonrasında yerini Roma kültürünü benimseyen I. Vonones aldı. Vonones'in Romalılara olan bu sempatisi Part Soyluluğuna ters geliyordu, II. Artabanus (MS 10–38), Vonones'i yenerek onu Roma Suriyesi'nden de sürgün etti. Milad yılında Part İmparatorluğu II. Artabanus'un yükselişi esnasında, adları Anilai ve Asinai olan, Nehardea bölgesinden (günümüz Fallujah, Irak) gelen iki Yahudi vatandaşı, Babil'deki Part yönetimine karşı bir ayaklanma başlattılar. Her ikisi de mağlup edildikten sonra, başka bir ayaklanma olmasından korkan II. Artabanus tarafından iki kardeşin de canı bağışlandı. Anilai'nin Fars kadın Asinai'yi, Anilai'ya saldırmasını engellemek için zehirledi. Bununla birlikte Anilai orduya katılmasıyla Artabanus'un yasal oğlu oldu. Yahudi rejiminin kaldırılmasıyla beraber, yerli Babilliler yerel Yahudi topluluğuna zulüm etmeye başlamıştı, onları Selevsiya'ya göç etmeleri konusunda zorluyorlardı. MS 35-36 yılında bu şehir Part yönetimine karşı ayaklandığında, Yahudiler tekrar kovuldular, fakat bu sefer yerli Yunanlar ve Aramîler tarafından. Sürgün edilen Yahudiler Ktesifon, Nehardea ve Nisibis şehirlerine sığındılar. MÖ 19 yılında Augustus'un yükseliş döneminde bastırılan para, sol tarafta tanrıça Feronia, diğer tarafta Partlı bir adam diz çökerek Carrhae Savaşı'nda alınan lejyon sancağını teslim ediyor Partlarla barış yapılmasına rağmen Romalıların hâlen iç işlerine karışıyorlardı. Roma İmparatoru Tiberius (MS 14–37) Partların müttefik Ermenî kralı Arsaces'i öldürerek yerine kardeşi Mithridates'i geçirmek isteyen İberyalı I. Pharasmenes tarafından bir entrikaya uğradı. II. Artabanus Ermenî bölgelerinde Part kontrolünü tekrar sağlamayı denedi fakat başarısız oldu, ve bu, aristokrat bir ayaklanmanın patlak vermesine ve kendisinin İskit topraklarına kaçmasına sebep oldu. Romalılar, prens III. Tiridates'i bölgeyi bir Roma müttefiği olarak yönetmesi için serbest bıraktılar. Ölümünden kısa bir süre önce, Artabanus Hirkanya'daki askerleri kullanarak Tiridates'i tahttan indirmeyi başardı. MS 38'de Artabanus'un ölümüyle yasal vâris I. Vardanes ve kardeşi II. Gotarzes arasında büyük bir iç savaş başladı. Vardanes, bir av sırasında suikaste uğrayınca Part soyluları MS 49'da Gotarzes ile yüzleşmesi için prens Meherdates'in serbest bırakılması için Roma imparatoru Claudius'a (MS 41-54) başvurdular. Fakat Meherdates, Urfa valisi ve Adiabeneli Izates bar Monobaz tarafından ihanete uğrayınca bu plân geri tepti; Meherdates ele geçirildi ve Gotarzes'e gönderildi, burada kulakları kesildikten sonra, taht vârisliğinden mahrum bir şekilde yaşamasına izin verildi. MS 97 yılında,Çin'in Batı Bölgelerinin Muhafız Komutanı Çinli Ban Chao, elçisi Gan Ying'i, diplomatik bir görüşme yapması için Roma İmparatorluğu'na gönderdi. Gan, Roma'ya ulaşmadan önce Hekatumpilos'ta Part Kralı II. Pacorus'u ziyaret etti. Batıda deniz yoluyla gidilebilecek tek yer olan İran Körfezi'ne doğru yola çıktı. Cesareti kırılan Gan Ying, Han İmparatorluğu'na geri döndü ve İmparator He'yi (MS 88-105) Roma İmparatorluğu'na, ev sahibi Partların ağzından çıkan sözler üzerine detaylı bir kayıt hazırlamasını sağladı. William Watson'un kuramına göre Çin'deki Han İmparatorluğu'nun Roma ile diplomatik ilşkilerde başarısız olması durumunda Partlar rahatlayacaktı, özellikle Ban Chao'nun Doğu Asya'daki Hunlara karşı kazandığı askerî zaferlerden sonra... Yine de, Çin belgeleri bunun bir Roma elçisi olduğu savını doğrular niteliktedir, belki de küçük bir Romalı tüccar grubu, Marcus Aurelius'un (MS 161-180) ve İmparator Huan'ın (MS 146-168) yükselişi esnasında MS 166'da Han Devleti'nin başkenti Luoyang'a ulaşmışlardır. Romalılar ile Savaşların Devamı ve Çöküş Devri İberya Kralı I. Pharasmanes ve oğlu Rhadamistus, Romalıların vassal kralı olan Mithridates'i tahttan indirmek için Ermenistan seferine çıktı, Partyalı I. Vologeses de (MS 51–77) işgâl edip tahta kendi kardeşi Ermenî I.Tiridates'i geçirmeyi plânlıyordu. Rhadamistus ise tamamiyle gücünü kaybetmiş ve Tiridates ile birlikte aynı olayda yer almıştı. Partya ise tüm olanlara son vererek Ermenî bölgelerini tekrardan ele geçirip burada Arşak hanedanını tekrar canlandırmıştı. Her şeyden önce Part İmparatorluğu yıkılsa bile Partlar (Arşaklılar) Ermenî kralları olarak hayatlarını sürdüreceklerdi. Ermenistan bölgesi MS 58-63 Roma-Part savaşlarının ilk iki yılındaki askerî harekat haritası MS 55'te II. Vardanes babası I. Vologeses'e karşı bir ayaklanma başlatınca Vologeses ordusuyla beraber Ermenistan'dan çekildi. Roma, geride kalan yönetimsel boşluğu doldurmak için harekete geçti. MS 58-63 yılı Roma-Part Savaşı'nda, kumandan Gnaeus Domitius Corbulo, VI.Tigranes'i bir vasal kralı olarak ilân ederken Partlara karşı bir çok askerî zafer elde etti. Yine de, Corbulo'nun vârisi Lucius Caesennius Paetus Part ordusu tarafından yenildi ve Ermenistan'a sığındı. Bir ateşkes anlaşmasından sonra, I. Tiridates MS 63'te Napoli'yi ve Roma'yı ziyaret etti. Roma İmparatoru Nero (MS 54-68), büyük bir törenle kafasına hükümdarlığın sembolü olan diadem'i takarak onu Ermenistan Kralı olarak ilân etti. Partlar ve Romalıların arasındaki uzun bir barış sürecinin ardından, MS 72 yılları civarında Alanların Partların doğu sınırlarını tehdit etmesi olayı sadece Roma kaynaklarında geçmektedir. Augustus ve Nero, Partlara karşı koymak için dikkatli bir askerî politika seçiyorken, sonra gelen Roma imparatorları, Partların Tigris ve Euphrates boyunca uzanan merkezî toprakları olan Mezopotamya'yı işgâl girişimlerinde bulundular. Bu gitgide yükselen saldırganlık, Roma'nın askerî reformlarına bağlanabilir. Partların misil ve süvari birlikleriyle başedebilmek için Roma, öncelikle yabancı milletlerin askerî gücünden faydalandı (özellikle Nebatîler). Fakat sonra, ağır lejyoner piyadelerine yardımcı olması açısından sürekli bir destek birlik ordusu oluşturdular. Sonunda Romalılar da okçu-atlılardan (sagittarii) oluşan tümenlerden, hatta doğu bölgelerinden sağladıkları ağır-zırhlı katafraktlardan bile faydalandılar. Ama yine de Roma hâlen Partlarla savaşırken mantıklı bir stratejiye sahip değildi ve bu işgâllerden sadece çok az sayıda bölge ele geçirebilmişlerdi. Savaş için öncelikli motivasyonları imparatorun kişisel pozisyonu ve kişisel zaferinin yükselmesiydi, aynı zamanda Roma'nın vassal krallıklarını Partlara karşı savunurken Roma onurunu da savunmuş oluyorlardı. Sağda Prigyan şapkası giymiş bir Part askeri, solda bir Romalı tarafından esir alınmış; Septimius Severus Kemeri, Roma, MS 203 Roma ve Partlar arasındaki düşmanlık, I. Osroes'in (MS 109–128) Roma'dan izin almadan Ermenî Kralı Tiridates'i tahttan indirip yerine II. Pacorus'un oğlu Axidares'i tahta geçirmesi ile tekrar canlandı. Roma İmparatoru Traianus (MS 98–117) taht için yeni bir Part adayı olarak seçtiği Parthamasiris, Ermenistan bir Roma vilayeti olamadan MS 114'te öldürüldü. Lusius Quietus'un önderliğini yaptığı orduları kuzey Mezopotamya ovası boyunca uzanan büyük ticaret yollarının güvenliliğini sağlamak için Nisibis'i ele geçirdi. Bir sonraki yıl Traianus bütün Mezopotamya'yı işgâl etti, Osroes doğuda III. Vologases'in çıkarttığı bir iç savaşla uğraşırken, Adiabeneli Meharaspes'in zayıf bir direnişi ile karşılaştı. Traianus 115-116 kışını Antakya'da geçirdi, fakat baharda seferine devam etti. Euphrates nehrini geçerken, Dura-Europos'u, başkent Ktesifon'u ve Selevsiya'yı ele geçirdi, hatta İran Körfezi'nden Hindistan'a gitmek için ayrılan gemileri izleyebileceği bir şehir olan Characene şehrine boyun eğdirdi. MS 116'nın son aylarında Traianus Pers şehri olan Susa'yı ele geçirdi. Part Kralı II. Sanatruces Romalılarla savaşmak için Doğu İran'dan asker toplarken, kuzeni Parthamaspates ona ihanet etti ve onu öldürdü: Traianus onu yeni Part Kralı olarak ilân etti. Roma İmparatorluğu artık doğuya daha fazla gitmeyecekti. Roma İmparatoru Traianus'un kuzeye dönmesi üzerine, Babil'deki yerleşim bölgeleri Roma garnizonlarına karşı ayaklandılar. Traianus, başarısız bir Hatra kuşatmasının üzerine, MS 117'de Mezopotamya'dan geri çekilmek zorunda kaldı. Bu geri çekilme geçiciydi, çünkü MS 118'de tekrar Partlara saldırmak istiyordu ve artık "Partları tamamen kendine bağlamak" niyetindeydi, ne yazık ki Traianus MS 117 Ağustos'unda aniden öldü. Seferi sırasında, Traianus, Roma Senatosu tarafından Partikus ünvanını almıştı ve İran'ın fethini betimleyen sikkeler basılmıştı. Ayrıca, MS 4. yy tarihçileri Europius ve Festus, onun Güney Mezopotamya'da yeni bir Roma bölgesi kurmaya çalıştığını iddia ederler. Traianus'un vârisi Hadrian (MS 117–138) Roma'nın askerî kaynaklarının sınırlı olmasından dolayı Mezopotamya'yı işgâl etmek yerine Roma-Part sınırını tekrar Euphrates olarak belirlemeyi seçti. Romalılar tarafından henüz yeni Oroene kralı ilân edilen Parthamaspates, Partlar ona karşı ayaklandıktan sonra kaçtı. I. Osroes III. Vologaes ile olan savaşı sırasında ölmüştü, ve IV. Vologases, barış dolu iyi bir dönemde İran'da Part tahtına oturmuştu (MS 147–191). Fakat, Vologases'in Ermenistan'ı ve Suriye'yi işgâl edip Urfa'yı tekrar alması üzerine MS 161-166'da Roma-Part Savaşı tekrar başladı. MS 163'de Marcus Statius Priscus Ermenistan'ı ve MS 164'de Avidius Cassius Mezopotamya'yı işgâl ederken Roma İmparatoru Marcus Aurelius (MS 161–180) ve yardımcısı Lucius Verus, Suriye'yi savunuyorlardı. MS 300 yılı civarında Roma ve vassalı Ermenistan Romalılar, daha önceleri onları Mezopotamya'dan atmak isteyen Selevsiya ve Ktesifon şehirlerini ele geçirip yaktılar. Buna karşın geri çekildiler, bu noktadan sonra Romalıların elinde sadece Dura-Europos kalmıştı. Part Kralı V. Vologases'in yükselişi esnasında (MS 191–208) Roma imparatoru Septimius Severus (MS 193–211) MS 197'de Mezopotamya'yı işgâl etti, Romalılar bir kez daha Euphrates'i geçtiler ve Selevsiya ile Ktesifon'u ele geçirdiler. Partiküs Maksimus ünvanının kazandıktan sonra, MS 198'de geri çekildi, daha önce Traianus'un Hatra kuşatmasında yaptığı başarısızlığı o da yapmıştı. MS 212 civarı, VI. Vologases'in tahta oturmasından kısa bir süre sonra (MS 208–222), kardeşi IV. Artabanus (ö. 224 MS) ona karşı ayaklandı ve imparatorluğun büyük bir bölümünün kontrolünü ele geçirdi. Bu arada, Roma İmparatoru Caracalla (MS 211–217) Osroene ve Ermenistan krallarını tahttan indirip bu bölgeleri tekrar Roma vilayeti hâline getirdi. Artabanus'un kızlarından biri ile evlenmek bahanesi ile Mezopotamya'ya doğru yola çıktı, tabi bu evlilik gerçekleşmeyecekti, Partlara savaş açılıp, Tigris nehrinin doğusundaki Erbil şehri ele geçirilecekti. Nakş-i Rüstem'de Sasanîlerin I. Ardaşir tarafından yükselişini gösteren bir kabartma Caracalla, Carrhae'ye giden yolda askerleri tarafından suikaste uğradı. Bu fiyaskodan sonra, Partlar Macrinus (MS 217–218) ile, Romalıların onlara iki yüz milyon dinar verdiği bir bölgede yeni bir yerleşim bölgesi inşaa etti. Fakat Part İmparatorluğu, iç savaşlar ve Romalılarla uğraşmaktan artık zayıflamış, yakın zamanda yerine geçecek olan Sasanî İmparatorluğu'na zemin hazırlamıştı. Kısa bir süre sonra da öyle oldu, Persis bölgesinin yerel valisi (günümüz Fars bölgesi, İran) Arşaklılara ait bölgelerin hepsini kuşatma altına aldı. MS 224 yılının 28 Nisan'ında İsfahan yakınlarında yapılan savaşta IV. Artabanus'a karşı koydu, onu mağlup etti ve Sasanî İmparatorluğu'nu kurdu. Gerçi VI. Volageses'in MS 228 yılına kadar Selevsiya şehrinde kendine ait paraları bastırdığına dair kanıtlar vardır. Sasanîler, kendilerini Partların vârisi olarak görmüyorlardı, fakat II. Keyhüsrev döneminde (MS 590-628) kısa sürede Doğu Roma İmparatorluğu'ndan Filistin'i, Anadolu'yu ve Mısır'ı ele geçirerek Pers (Ahameniş) İmparatorluğu'nun sınırlarına ulaşmaya çalıştılar. Sonradan bu bölgeler Arap istilası öncesi son büyük Roma İmparatoru Heraclius tarafından tekrar ele geçirildi. Yerli ve Yabancı Kaynaklar Yerli ve yabancı yazılan kaynaklar olduğu gibi, yazısız kaynaklar da Part tarihinin oluşmasında büyük rol oynamıştır. Buna rağmen Part tarihçileri kayıtları korumuştur, fakat Partlar'ın değişik bir tarih anlayışı vardı; İran'ın en eski tarihi, Khwaday-Namag, son Sasanî hükümdarı III. Yazdegard (MS 632–651) dönemine kadar düzenlenmemişti. Part tarihi üzerine yazılan nadir yerli kaynaklar, İran tarihinin diğer tüm periyotlarından daha azdır. Partlar üzerine yazılmış en çağdaş kaynak Farsça olduğu kadar Yunanca ve Aramîce metinler de içermektedir. Part dili, Perslerin (Ahamenişlerin) Aramî şansölyesinden faydalanılan farklı bir metin ile yazılmış olup, sonrasında Pehlevi yazım sistemine göre tekrar düzenlenmiştir. Part altınları ve takıları, Ninevah'ta yapılan bir kazıda çıkartılmıştır (günümüz Musul, Irak) Arşak hükümdarlarının doğru sıralamasını belirlemekte kullanılan en yararlı kaynaklar hükümdarların bastırdıkları dirhem sikkeleridir. Tarihçi Gero Widengren'e göre bunlar, "metinsel olmayan kaynaklardan metinsel olan kaynaklara geçiş" olarak adlandırılabilir. Diğer Part kaynakları, Babil'de bulunan astrolojik tabletlerin ve metinlerin kronoloji sıralamasını yapmak için kullanılmıştır. Yerli yazılı kaynaklar taş yazıtları, parşömenleri, papirüs belgelerini ve el yapımı çömlekleri de içermektedir. Örneğin, Partların Türkmenistan'daki ilk başkenti Nisa'da bir çok sayıda ticarette veya şarap vb. şeyleri saklamada kullanılan el yapımı çömlekler bulunmuştur. Dura-Europos'da bulunan parşömen belgeleri, Partların kamusal, vergi, askerî ve bölgesel alandaki yönetimleri hakkında bilgiler vermektedir. Seramik bir Part yağ çömleği (Küzestan Bölgesi, İran, İran Ulusal Müzesi) Yunan ve Latin kaynakları, Part tarihini kapsayan bir çok materyal barındırmaktadır, ama bu kaynaklar düşmanları tarafından yazıldığı için pek güvenilir olduğu söylenemez. Bu yabancı kaynaklar genelde büyük askerî ve politik olaylardan bahseder ve sıklıkla Part tarihinin sosyal ve kültürel öğelerini yoksayar. Romalılar Partları genelde acımasız savaşçılar olarak ve kültürden yoksunu bir kavim olarak gösterir. Artemitalı Apollodorus ve Arrian, şu anda sadece diğer yazılı kaynaklarda sınırlı sayıda alıntıları bulunan, Part tarihine odaklanan yazılar yazmışlardır. Augustus döneminde yaşamış olan Charaxlı Isidore (Isidore of Charax), Part bölgelerine dair kayıtlar tutmuştur. Ayrıca, Justin, Diodorus Siculus, Plutarch, Cassius Dio, Appian, Kosephus, Yaşlı Pliny ve Herodian da Part tarihinin olaylarını ve insanlarını ele alan yazılar yazmıştır. Part tarihi aynı zamanda Çin kaynaklarına dayanarak da şekillendirilmiştir. Yunan ve Roma kaynaklarından farklı olarak, erken dönem Çin kaynakları Partları daha tarafsız bir bakış açısıyla incelemektedir, buna rağmen Çinli kronolojistlerin alışkanlıklarından dolayı, kronoloji sıralamasını oluştururken eski olaylardan kopya çektikleri de bir gerçektir. Çinlilerin "Parthia Ānxī" (Çince: ) dedikleri, muhtemelen sonra Partların Margiana'daki Antakya şehrinin Yunanca ismi olmuştur. (Yunanca: Αντιόχεια της Μαργιανήs). Yine de, hanedan kurulduktan sonra, "Arşak" kelimesinin değişime uğramış hali de olabilir. Çalışmalar ve tarihsel yazılar Sima Qian'ın Shiji'sini (Büyük Tarihçinin Kayıtları), Ban Biao, Ban Gu, Ban Zhao'nun Han Shu'sunu (Han Kitabı) ve Fan Ye'nin Hou Han Shu'sunu (Geç Dönem Han Kitabı) da içerir. Bu eserler, Sakaların Partları istila etmelerine sebebiyet veren göç olaylarını ve değerli politik ve coğrafi bilgileri anlatmaktadır. Örneğin, Shiji (123) diplomatik ilişkileri, II. Mithridates tarafından Çin'deki Han İmparatorluğu'na verilen egzotik hediyeleri, İran'daki tarımsal ürünleri, şarabın üzüm kullanılarak yapılmasını, gezgin tüccarları ve İran bölgelerinin büyüklüğü ve nerede bulunduklarını açıklamaktadır. Shiji ayrıca, Partların tarihsel metinleri parşömen üzerine yazmalarını, "hayvan derisi üzerine dikey olarak yazmaları" şeklinde bahsetmektedir. 安息 İDARE VE YÖNETİM SİSTEMİ Merkezî Otorite ve Yarı Özerk Krallar Erken dönem Pers (Ahameniş) İmparatorluğu ile karşılaştırıldığında, Partların yönetim sistemi merkezîleşmeden oldukça uzaktı. Yerli bir tarihsel kaynağa göre, Selefkilerin idare anlayışına benzer bir şekilde, bölgeler merkezî bir yönetim ile idare edilirdi. Her iki devlet de şehirleri üç farklı yönetim tarzı ile idare ederdi: Marzbanlık, satraplık ve dizpatlık. Bu üçü Selefkilerin satraplık, piskoposluk ve hiparşi sistemine benzer. Part İmparatorluğu aynı zamanda içinde bir çok yarı-özerk krallıklar da bulundururdu: Kafkas-İberya Devleti, Ermenistan, Atropatene, Gordyene, Adiabene, Urfa, Hatra, Mesene, Elymais, ve Persis gibi krallıklar. Devlet yöneticileri kendi bölgelerini idare ederler ve kendi paralarını bastırırlardı. Brosius'a göre, erken Pers (Ahameniş) döneminde bu böyle değildi, küçük şehir devletleri, sınır bölgelerdeki satraplıklar yarı-bağımsız olsalar da "kralın üstünlüğünü kesin olarak tanırlardı ve haraçlarını ödeyip gerekli askerî destekte bulunmak zorundalardı". Partya satraplıkları küçük bölgeleri yönetirlerdi ve muhtemelen Pers (Ahameniş) dönemindeki atalarına kıyasla daha az prestij sahibiydiler. Selefkiler döneminde, yerli yönetim şekli yarı-özerk yönetim kuralına dayanırdı ve bazen düpedüz isyankâr bir tutumla yönetilirdi. Bu, Partların geç dönem yönetim biçimine dönüşmüştü. Soyluluk "Kralların Kralı", Partya idaresinde en başta bulunurdu. Çokkârlı bir sistemle ülkeyi kalkındırır ve vâris olarak doğan ilk erkek çocuğunu seçerdi. Mısır'daki Ptolemilerde olduğu gibi, Arşak krallarının kız yeğenleriyle evlendiğine dair kayıtlar vardır; fakat Kraliçe Musa, kendi öz oğluyla evlenmesine rağmen bu bir istisna olarak görülür. Brosius, MS 21'de Kral II. Artabanus tarafından Susa şehrinin valisine (Archon) ve halkına Yunanca yazılan bir mektup bulmuştur. Tercih Edilen Dost, Muhafız ve Haznedar'ın belirli yönetim görevlerinden bahsedilmiştir, ayrıca belge "yerel yasama ve yürütme yetkileri yüksek divana atanırken, kral kişisel olarak buna müdahale edebilir, durumu tekrar gözden geçirebilir ve eğer bunun kendine uygun olduğunu düşünürse yerel yönetimi tekrardan değiştirebilirdi". MÖ 1.Yüzyıl Elymais kralı III. Kamnaskires'e ve karısı Kraliçe Anzeze'ye ait sikke (günümüz Küzestan Bölgesi) Hiyerarşik soyluluğun kalıtsal ünvanları ilk Sasanî hükümdarı I. Ardeşir döneminde kaydedilmiş, bu ünvanların Part döneminde zaten kullanıldığını ifade etmiştir. Part soyluluğunda üç sınıf bulunuyordu, en yüksek olanı Krallar Kral'ına aitti, ikincisi Krallar Kralı ile evlenenlere ve üçüncü yani en düşük sınıf ise yerel kabilelerin ve küçük bölgelerin liderlerine aitti. Elymais-Şami'de bulunan bir Part soylusunun bronz heykeli (günümüz Küzestan Bölgesi, İran, İran Körfezi), şu an Ulusal İran Müzesi'nde bulunmaktadır. MS 1. yy ile birlikte, Part soyluluğu, Arşak krallarının konumunda ve vâris belirleme olayında çok büyük bir etki hâline geldi. Soyluların bazıları ve kutsal rahipler, krala saray danışmanlığı olarak görev yaptılar. Büyük ve soylu Part klanlarının listesi, Sasanî dönemi başlangıcında oluşturuldu, erken Part belgelerin de sadece iki klandan açıkça bahsedilir: Suren Hanedanı ve Karen Hanedanı. Tarihçi Plutarch, Suren hanedanı üyelerinin Arşak krallarına ilk taç giydiren soylular olduklarını söyler. Askerîye Part İmparatorluğu'nda sürekli bulunan bir ordu yoktu, ilgili bölgedeki askerleri hızlıca toparlayarak bir ordu oluştururlardı. Fakat hükümdarı korumakla yükümlü, soylulardan, kölelerden ve paralı askerlerden oluşan sürekli bir muhafız ordusu bulunuyordu, fakat bu ordudaki azker sayısı çok azdı. Ayrıca garnizonlar sınırlardaki kalelere yerleştirilmişti; Part kitabeleri bazı askerî ünvanların bu bölgedeki kumandanlara verildiğini ortaya çıkarmıştır. Askerî güç, aynı zamanda diplomatik ilişkilerde de kullanılıyordu. Örneğin, Shiji eseri, MÖ 2. yy'ın sonlarında Çin elçileri İran'ı ziyaret etmeye geldiklerinde, elçilerin doğu sınırılarına gidene kadar 20,000 süvarinin onlara eşlik ettiğini anlatır. Muhtemelen bu, göz dağı vermek için yapılan bir şeydi. Partların en etkili askerî birlikleri hiç kuşkusuz hem binicisinin hem de kendisinin tepeden tırnağa zırh giydiği ağır katafrakt süvarileriydi. Katafraktlar düşman hattını hücum yaparak yarmak için büyük bir kargı ve bazen ok ile yay kuşanırlardı. Ekipmanlarının ve zırhlarının maliyetinin yüksek olmasının yanı sıra, katafraktlar aristokrat sınıflardan oluşturulan seçkin süvarilerdi ve Arşak kralı tarafından kendilerine yerel düzeyde bir özerklik tanınırdı. Hafif süvariler ise halkın içindeki sıradan insanlardan seçilirdi ve okçu-atlı olarak eğitilirlerdi; savaşta basit bir tunik ve pantolon giyerlerdi. Düşmanlarının üzerine giderken ve onlardan kaçarken atış yapabilecekleri kompozit yaylar kullanırlardı; Part atışı olarak bilinen bu tekniğin çok etkili olduğu kanıtlanmıştır. Sıradan askerler ile paralı askerlerden oluşturulan hafif piyade birlikleri ise, süvari hücumundan sonra düşman birlikleriyle savaşmak için kullanılırdı. Bir piyade birliği, Zanhak Kalesi duvarlarında resmedilmiş hali, (Doğu Azerbaycan Bölgesi, İran) Part ordusunun büyüklüğü bilinmiyor, imparatorluğun toplam nüfusu kadar olma ihtimali var. Fakat eski Part yerleşimlerinde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda Partların nüfusunun çok fazla olduğu ve insan gücünün müthiş olduğu görülmüştür. Bu yüzden Babil gibi nüfusun çok olduğu bölgeler, Romalılar için her zaman çekici gelmiştir. Para Birimi Genelde gümüşten yapılma Yunan dirhemi, Part İmparatorluğu'ndaki en yaygın para birimiydi. Arşaklılar paraları Hekatompilus, Selevsiya ve Hamadan'da bastırırlardı. Ayrıca Nisa şehrinde de bir çok para bastırmışlardır. İmparatorluğun başlangıcından yıkılışına kadar, dirhemlerin 3.5 ya da 4.2 gramdan daha fazla bastırıldığı çok nadir görülmüştür. İlk tetra-dirhemler, bazı çeşitleriyle birlikte standart olarak 16 gram ağırlığında olup, I. Mithridates'in Mezopotamya'yı kuşatmasından sonra Selevsiya şehrinde bastırılmıştır. KÜLTÜR VE UYGARLIK Helenizm ve İran'ın Dirilişi Helenistik dönemde Yakın Doğu halklarının Selefkilerin Yunan kültürünü benimsemesine karşın, Part dönemi, din, sanat ve giyim alanında İran kültürünün tekrar dirilişine şahit olmuştur. Helenistik ve Pers kültürünü benimseseler de, Arşak kralları Pers hükümdarlarından sonra kendi tarzlarını oluşturdular ve Yunan dostu oldular (Philhellene). "Philhellene" kelimesi II. Artabanus dönemine kadar basılan paralarda yazıyordu. Bu kelimenin sonradan kullanılmamasının sebebi, Partya'da İran kültürünün tekrar dirilmesiydi. I. Vologeses, para sikkelerinde okunaksız Yunanca yazıların yanı sıra Farsça dilini ilk kullanan hükümdardır. Yine de, Yunan-alfabesinin kullanımı, imparatorluğun yıkılışına kadar sürmüştür. Adam kafası şeklindeki seramik yapımı su çeşmesi, (MS 1. veya 2. yy) Yunan kültürü Part İmparatorluğu üzerinde etkisini yitirmedi, hatta Arşaklıların Yunan tiyatrolarında eğlendiklerine dair kanıtlar bulunmaktadır. Crassus'ların başı II. Orodes'e getirildiğinde, o ve Ermenî Kralı II. Artavasdes'in, Euripides'in yazmış olduğu "The Bacchae" adlı eseri izlemekle meşgul olduğu bilinir (MÖ 56). I. Arşak'ın para sikkelerinde Pers (Ahameniş) satraplarınınkine benzer giysilerinin olduğu görülür. A. Shahbazi'ye göre, Arşak "kendi millî duygularını vurgulamak için kasıtlı olarak Selefki sikkelerini bırakmış ve kendini Kārny/Karny (Yunanca: Autocratos) olarak ilân etmiştir, bu ünvan zaten üstün Pers (Ahameniş) komutanları tarafından kullanılıyordu, Genç Kiros gibi... Pers (Ahameniş) geleneklerinde olduğu gibi, Part (Arşak) hükümdarlarının I. Darius'un (MÖ 522–486) yazıtlarının bulunduğu Behistun Dağı'nda kazınmış resimleri bulunurdu. Bunun dışında, Arşaklılar Pers hükümdarı II. Artaxerxes'in (MÖ 404–358) vârisliğinde hak iddia etmişlerdir. III. Artabanus oğullarından birinin adını Darius koymuştur ve onu Kiros'un vârisi olarak ilân etmiştir. Arşak kralları tipik Zerdüşt isimleri kullanırlardı, ve V.G. Lukonin'e göre bazen Zerdüştlüğün kutsal kitabı sayılan Avesta'dan da isimler kullanmışlardır. Partlar Selevkosların Makedon takviminden sonra, Pers (Ahameniş) takvimindeki isimlerle beraber Babil takvimini kullanmaya başladılar. İnanış Part İmparatorluğu, değişken bir politik ve kültürel yapıya sahipti, çok çeşitli dinî inanış biçimine sahiptiler, ve bunların çoğu Yunan ve İran kültüne dayanıyordu. Yahudi azınlığı ve erken dönem Hristiyanlarına rağmen Partlar çok tanrılı inanışlara sahiptiler. Yunan ve İran tanrıları çoğu zaman bir tutulurdu. Örneğin Zeus Zerdüştlük dininde Ahura Mazda'ya, Hades Angra Mainyu'ya, Afrodit ve Hera Anahita'ya, Apollo Mithra'ya ve Hermes de Shamash'a denk gelirdi. Büyük tanrıların ve tanrıçaların yanı sıra, her etnik grup ve şehrin kendine has inanış biçimleri de vardı. Part sanatı, Selevkos hükümdarlarında olduğu gibi Arşak krallarının kendilerini tanrı olarak gördüğünü belirtir; muhtemelen bu gelenek bu dönemde çok yaygındı. MS 2. yy'dan kalma bir kabartma (Küzestan Bölgesi, İran) Arşaklıların Zerdüştlüğe inandıkları zaman dilimi günümüzdeki araştırmacılar tarafından tartışılmaktadır. Zerdüştler, İran kültürünün kabul etmediği kanlı kurbanlar veriyor olabilirdi. Yine de, I. Vologeses, bir Zerdüşt rahibin kişiliğini övdüğüne ve sonradan Avesta'ya dönüşen kutsal Zerdüşt metinlerinin derlenmesine kefil olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Sasanîler ise Zerdüştlüğü devletin resmî dini olarak benimsemiştir. Manicilik dinini kuran Mani'nin MS 228/229'a kadar ilk dini ifşasını açıklamamasına rağmen, Bivar yeni inanışının Monoteizm (tek tanrılı bir inanış) akımından, İran kosmogonisinden ve hatta Hristiyanlıktan bile etkilendiğini iddia eder. Mani dini kendisini daha çok Sasani Devleti zamanında gösterecektir. Budizmin, İran bölgesine Kuşhan İmparatorluğu'ndan yayıldığına dair çok az arkeolojik kanıt vardır. Yine de, Çin kaynakları, bir Part soylusu ve Budist keşişin, Çin'deki Luoyang'ı bir Budist misyoner olarak ziyaret ettiği ve Budizmin ilkeleri Çinceye çevirdiği bilinir. Sanat ve Mimarî Part sanatı üç bölümde incelenebilir: gerçek Part sanatı, İran yayla sanatı ve Mezopotamya sanatı. Gerçek Part sanatının temelleri Nisa şehrinde atılmıştır, Ahameniş ve Selefki geleneklerinden yola çıkarak birleşen Yunan ve İran kültürü. İkinci sanat anlayışında Partlar Perslerin (Ahamenişlerin) sanat anlayışından etkilenmişlerdir. II. Mithridates'in Behistun Dağı'ndaki taç giyme töreni buna örnek olarak verilebilir. Son olarak üçüncü sanat anlayışı ise Partlar Mezopotamya'yı fethettikten sonra aşamalı olarak ortaya çıkmıştır. Part döneminin soradan motifleri, kralların av seferlerini ve taç giyme törenlerini resmetmektedir. Bu motifler ayrıca yerel yöneticilerin portrelerini de resmediyordu. Sıradan sanatsal çalışmalar ise taşlar, freskler ve duvar yazıları ile yapılıyordu. Ayrıca geometrik ve biçimlendirilmiş bitki örnekleri duvar çalışmalarında kullanılmıştır. Sasanî döneminin en basit motif örneğinde birbiriyle savaşan iki süvari görülmektedir. MS 50 Hatra'nın antik bir sitesinin girişinde yer altı bölümü bulunan bir yapı (Hatra, Irak) Partlar portrecilik sanatında en çok betimleme ve vurgulama kullanılırdı, genelde resimle yontmacılıkla ve para sikkelerinin üzerinde rahat bir profil sergileyen insan suretleri işlenirdi. Part dönemindeki portrecilikte vurgulama, eski bir sanatsal teknik olmasına karşın, Daniel Schlumberger vurguculuğun yeniliklerini şöyle açıklıyor: 'Part vurguculuğu', Yakın Doğu ve Yunan vurguculuğundan tamamiyle farklıdır. Her ikisi de Oryantal ve Yunan sanatı grubunda yer alsa da, vurguculuk çok sıradışı bir konudur: Oryantal sanatta dinî ve efsanevî öğeler birbirinden titizlikle ayrılırken; Yunan sanatında bu, özne tarafından istenirse belirli nedenlerle tercih edilirdi ve nadiren kullanılırdı. Part sanatıyla birlikte, vurguculuk, figürün normal bir şekilde elde edilişi hâline geldi. Aslında Part vurguculuğu, doğallığı ve ferahlığı yansıtmaktan başka bir şeyi yansıtmazdı, bütün figürler, masrafları çok olsa bile, açık ve net bir yüze sahipti (günümüzde görüldüğü gibi). Tabi bunların uygulanışı çok sistemik bir yapıya sahipti. Bu eşsiz şeylerin bir diğer örneklerini MS 1. yy eserlerinde de görmek mümkün. MS 245 yılında Dura-Europos'taki bir sinagogta bulunan Esther Kitabı'ndaki bir sahne duvara yansıtılmış, Curtis ve Schlumberger bunun 'Part vurguculuğuna' dair çok iyi bir örnek olduğuna dikkat çekiyor. MS 245 yılında Dura-Europos'taki bir sinagogta bulunan Esther Kitabı'ndaki bir sahne duvara yansıtılmış, Curtis ve Schlumberger bunun 'Part vurguculuğuna' dair çok iyi bir örnek olduğuna dikkat çekiyor Part sanatındaki vurguculuk akımı, Sasanîlerin getirmiş olduğu yeni politik ve kültürel değişikliklerden dolayı kısa bir süre sonra yok oldu. Buna rağmen, MS 165 yılında DuraEuropos'un Roma tarafından ele geçirilişinden sonra bile portre resimlerinde vurguculuk kullanılaya devam etmiştir. Bunun örnekleri, MS 3. yy'ın başında DuraEuropos'taki sinagogun duvarında ve yine aynı şehirde, Palmira tanrıları için yapılmış olan tapınağın duvarında bulunan resimlerde görülmektedir. Part mimarîsi, çoğunlukla Pers (Ahameniş) ve Yunan mimarî öğelerinden etkilenmiştir, fakat her ikisinden de farklı bir anlayışı vardır. Tarzları ilk olarak Nisa şehrinde keşfedilmiştir. Yuvarlak Nisa Salonu, Yunan palaslarıyla benzerlik gösteriyor, fakat içinde kare bir boşluğun içinde bir yuvarlaklık ve tünel bulundurması onu farklı kılıyor. Ayrıca Nisa'daki sanat çalışmaları, mermer heykelleri ve demir kapların üzerine kazınan figürleri de içermektedir, ve bunlar yapılırken apaçıktır ki Yunan sanatından etkilenilmiş. Part mimarîsinde karşılama alanları eyvan özelliği gösteriyordu, üç tarafı kapalı, bir tarafı ise tamamen açık olan giriş bölmesi. Çatılara destek amaçlı kullanılan Helenistik sütunlar yerine beşik kemer kullanımı yaygınlaştı. Eyvan kullanımı, Pers (Ahameniş) ve bazı erken dönem krallıklarda kullanılmasına rağmen, onu anıtsal yapıtlarda ilk kullanan Partlardı. Erken dönem Part eyvanları Selevsiya'da MS 1. yy'a inşaa edilmiştir. Anıtsal yapıtlarda kullanılan eyvan örnekleri aynı zamanda Hatra tapınaklarında da kullanılmıştır. En büyük Part eyvanları bu sitede bulunmaktadır, yaklaşık 15 m. (50 ft) yüksekliğinde... Giyim-Kuşam Part süvarilerinin giydiği kıyafetlerin örneklerini Şami, Elymais'te bulunan, bir soyluya ait bronz heykelinde görebiliriz. Boyutu 1.9 m (6 ft) olan heykel, V-yakalı bir ceket, Vyakalı bir tunik, serbest duran ve kıvrımlardan oluşan bir pantolon giymiştir ve kafasında bir diadem bulunmaktadır. Bu giyim türü MÖ 1. yy'ın ortalarında basılan para sikkelerindeki suretlerde de görülmektedir. MS 3. yy'ın başı İyi giyinimli bir Part vatandaşının heykeli Palmira'da bulunuyor Part kültürüne ait giyim örnekleri Kuzeybatı Irak'taki Hatra'da yapılan kazı çalışmalarında bulunmuştur. Dümdüz inşaa edilmiş heykeller üzerine tipik Part gömleği (kamis), iyi görünümlü bir pantolon ve çeşitli materyaller giydirilmiştir. Hatra'nın aristokrat sınıfı, orta sınıf Arşak halkının soyluluk simgesi olan bombeli saç stilini, başlıkları ve kemerli tunikleri benimsemiştir. Pantolonlar, sikkelerden görüldüğü üzere Arşak kralları tarafından bile giyilmekteydi. Part stili pantolon ayrıca Palmira'da, Suriye'de ve vurguculuk sanatında da oldukça yaygındı. Part yontmacılığı, giysilerin üzerine takılan kolyelerin, küpelerin, taçların ve bilekliklerin, zengin Part kadınları için vazgeçilmez olduğunu gösterir. Çok katlı giysilerini omuzlarında bulunan bir broş yardımı ile tuttururlardı. Kafalarına takılan taçlarda aynı zamanada bir peçe de bulunurdu. Part sikkelerinde görüldüğü gibi, Part krallarının giydikleri taçlar zaman içinde değişmiştir. Erken dönem Arşak sikkeleri, başlık (Yunanca: kyrbasia) denilen, yanakları iki taraftan da kaplayan bir şapka giyerlerdi. Bu şapka Pers (Ahameniş) dönemindeki satrapların kullandıkları ile aynıdırlar ve bu ucu sivri şapkalar Behistun ile Persepolis şehirlerinde sıkça görülürdü. I. Mithridates'in erken dönemde bastırdığı sikkelerde görüldüğü üzere, hükümdarlığının ilk yıllarında Helenistik bir diadem başlığı giydiği görülür. II. Mithridates, incilerle ve değerli taşlarla süslenmiş ilk Part tiara'sını giyen hükümdar olarak karşımıza çıkmaktadır; bu taç türü geç dönem Part ve Sasanî hükümdarlarınca giyilmiştir. Yazı ve Edebiyat Part döneminde ozanların müzik eşliğinde ezberden şiirler okuduğu bilinmektedir. Fakat bundan geç Sasanî dönemine kadar bahsedilmez. Aslında, sonraki yüzyıllarda yazılana kadar, bilinen bir Part edebiyatı dili yoktur. Vis ve Ramin gibi aşk hikayeleri ve Kayan Hanedanı gibi epik eserler, çok sonradan derlenmelerine rağmen, Part dönemindeki sözlü edebiyat birer parçalarıydı. Part dili edebiyatının yeterince işlenmemesine rağmen, Arşak krallarının Yunanca yazılmış edebiyat eserlerini onayladıkları bilinmektedir. PART HÜKÜMDARLARI LİSTESİ ASIL İSMİ I. Tiridates veya Arsakes Arsaces Friapatıus I. Fraates I. Mitridates II. Fraates I. Artabanus I. Vologases II. Artabanus II. Mitridates I. Gotarzes (III). Artabanus (III) Mitridates I. Orodes I. Sanatruces ? III. Fraates ? HÜK. BAŞI MÖ 247 MÖ 211 MÖ 185 MÖ 170 MÖ 167 MÖ 132 MÖ 127 MÖ 126 MÖ 122 MÖ 121 MÖ 91 MÖ 91 MÖ 88 MÖ 80 MÖ 77 MÖ 77 MÖ 70 MÖ 66 HÜK. SONU MÖ 211 MÖ 185 MÖ 170 MÖ 167 MÖ 132 MÖ 127 MÖ 126 MÖ 122 MÖ 121 MÖ 91 MÖ 87 MÖ 77 ? MÖ 67 MÖ 75 MÖ 70 MÖ 66 MÖ 57 MÖ 63 III. Mitridates(veya IV.) II. Orodes I. Pacorus IV. Fraates Tiridates II (V). Mithridates Musa V. Fraates III. Orodes I. Vonones Artabanus III III. Tiridates Cinnamus II. Gotarzes I. Vardanes II. Vonones Mitridates (VI) I. Vologases(veya II.) II. Vardanes II. Vologases(veya III.) II. Pacorus IV. Artabanus I. Osroes III. Vologases(veya IV.) IV. Mitridates(veya VII.) Parthamaspates II. Sanatruces IV. Vologases(veya V) V. Vologases(veya VI) II. Osroes VI. Vologases(veya VII.) IV. Tiridates V. Artabanus MÖ 65 MÖ 57 MÖ 50 MÖ 38 MÖ 30 MÖ 12 MÖ 2 MÖ 2 MS 4 MS 8 MS 10 MS 35 MS 37 MS 40 MS 40 MS 45/46 MS 49 MS 51 MS 55 MS 77 MS 77 MS 80 MS 89/90 MS 105 MS 115 MS 116 MS yak. 145 MS 148 MS 191 MS yak.190 MS 208 MS 217 MS 213 MÖ 54 MÖ 38 MÖ 38 MÖ 2 MÖ 25 MÖ 9 MS 4 MS 4 MS 6 MS 12 MS 40 MS 36 MS 37 MS 51 MS 46 MS 51 MS 50 MS 77 MS 58 MS 89/90 MS 115 MS 81 MS 130 MS 148 MS yak.145 MS 117 MS yak.145 MS 191 MS 208 MS yak.195 MS 228 MS 222 MS 226 KAYNAKÇA * An, Jiayao (2002), "When Glass Was Treasured in China", in Juliano, Annette L. and Judith A.Lerner, Silk Road Studies: Nomads, Traders, and Holy Men Along China's Silk Road, 7, Turnhout:Brepols Publishers, pp. 79–94, ISBN 2503521789 . * Asmussen, J.P. (1983), "Christians in Iran", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 924–948, ISBN 0-52120092-X . * Bickerman, Elias J. (1983), "The Seleucid Period", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.1, London & New York: Cambridge University Press, pp. 3–20, ISBN 0521-20092-X . * Bivar, A.D.H. (1983), "The Political History of Iran Under the Arsacids", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.1, London & New York: Cambridge University Press, pp. 21–99, ISBN 0-521-20092-X . * Bivar, A.D.H. (2007), "Gondophares and the Indo-Parthians", in Curtis, Vesta Sarkhosh and Sarah Stewart, The Age of the Parthians: The Ideas of Iran, 2, London & New York: I.B. Tauris & Co Ltd., in association with the London Middle East Institute at SOAS and the British Museum, pp. 26–36, ISBN 978-1-84511-406-0 . * Boyce, Mary (1983), "Parthian Writings and Literature", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 1151–1165, ISBN 0-521-20092-X . * Brosius, Maria (2006), The Persians: An Introduction, London & New York: Routledge, ISBN 0-415-32089-5 . * Colpe, Carsten (1983), "Development of Religious Thought", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 819–865, ISBN 0-521-20092-X . * Curtis, Vesta Sarkhosh (2007), "The Iranian Revival in the Parthian Period", in Curtis, Vesta Sarkhosh and Sarah Stewart, The Age of the Parthians: The Ideas of Iran, 2, London & New York: I.B.Tauris & Co Ltd., in association with the London Middle East Institute at SOAS and the British Museum, pp. 7–25, ISBN 978-1-84511-406-0 . * de Crespigny, Rafe (2007), A Biographical Dictionary of Later Han to the Three Kingdoms (23-220 AD), Leiden: Koninklijke Brill, ISBN 90-04-15605-4 . * Demiéville, Paul (1986), "Philosophy and religion from Han to Sui", in Twitchett and Loewe, Cambridge History of China: the Ch'in and Han Empires, 221 B.C. – A.D. 220, 1, Cambridge: Cambridge University Press, pp. 808–872, ISBN 0521243270 . * Duchesne-Guillemin, J. (1983), "Zoroastrian religion", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 866–908, ISBN 0-521-20092-X . * Ebrey, Patricia Buckley (1999), The Cambridge Illustrated History of China, Cambridge: Cambridge University Press, ISBN 052166991X (paperback). * Emmerick, R.E. (1983), "Buddhism Among Iranian Peoples", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 949–964, ISBN 0-521-20092-X . * Frye, R.N. (1983), "The Political History of Iran Under the Sasanians", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.1, London & New York: Cambridge University Press, pp. 116–180, ISBN 0-521-20092-X . * Garthwaite, Gene Ralph (2005), The Persians, Oxford & Carlton: Blackwell Publishing, Ltd., ISBN 1-5578-6860-3 . * Katouzian, Homa (2009), The Persians: Ancient, Medieval, and Modern Iran, New Haven & London: Yale University Press, ISBN 978-0-300-12118-6 . * Kennedy, David (1996), "Parthia and Rome: eastern perspectives", The Roman Army in the East, Ann Arbor: Cushing Malloy Inc., Journal of Roman Archaeology: Supplementary Series Number Eighteen, pp. 67–90, ISBN 1-887829-18-0 * Kurz, Otto (1983), "Cultural Relations Between Parthia and Rome", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.1, London & New York: Cambridge University Press, pp. 559–567, ISBN 0-521-20092-X . * Lightfoot, C.S. (1990), "Trajan's Parthian War and the Fourth-Century Perspective", The Journal of Roman Studies 80: 115–126, doi:10.2307/300283, http://jstor.org/stable/300283 * Lukonin, V.G. (1983), "Political, Social and Administrative Institutions: Taxes and Trade", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 681–746, ISBN 0-521-20092-X . * Mommsen, Theodor (2004 (original publication 1909 by Ares Publishers, Inc.)), The Provinces of the Roman Empire: From Caesar to Diocletian, 2, Piscataway (New Jersey): Gorgias Press, ISBN 1-59333-026-X . * Morton, William S.; Lewis, Charlton M. (2005), China: Its History and Culture, New York: McGraw-Hill, ISBN 0071412794 . * Neusner, J. (1983), "Jews in Iran", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 909–923, ISBN 0-521-20092-X . * (German) Posch, Walter (1998), "Chinesische Quellen zu den Parthern", in Weisehöfer, Josef, Das Partherreich und seine Zeugnisse, Historia: Zeitschrift für alte Geschichte, vol. 122, Stuttgart: Franz Steiner, pp. 355–364 . * Schlumberger, Daniel (1983), "Parthian Art", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 1027–1054, ISBN 0-52120092-X . * Sellwood, David (1983), "Parthian Coins", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.1, London & New York: Cambridge University Press, pp. 279–298, ISBN 0-52120092-X . * Shahbazi, Shahpur A. (1987), "Arsacids. I. Origin", Encyclopaedia Iranica 2: 255 * Sheldon, Rose Mary (2010), Rome's Wars in Parthia: Blood in the Sand, London & Portland: Valentine Mitchell, ISBN 978-0-85303-981-5 * Strugnell, Emma (2006), "Ventidius' Parthian War: Rome's Forgotten Eastern Triumph", Acta Antiqua 46: 239–252, doi:10.1556/AAnt.46.2006.3.3 * Syme, Ronald (1939), The Roman Revolution, Oxford: Oxford University Press, ISBN 019-280320-4 (pbk.) * Torday, Laszlo (1997), Mounted Archers: The Beginnings of Central Asian History, Durham: The Durham Academic Press, ISBN 1-900838-03-6 * Wang, Tao (2007), "Parthia in China: a Re-examination of the Historical Records", in Curtis, Vesta Sarkhosh and Sarah Stewart, The Age of the Parthians: The Ideas of Iran, 2, London & New York: I.B. Tauris & Co Ltd., in association with the London Middle East Institute at SOAS and the British Museum, pp. 87–104, ISBN 978-1-84511-406-0 . * Waters, Kenneth H. (1974), "The Reign of Trajan, part VII: Trajanic Wars and Frontiers. The Danube and the East", in Temporini, Hildegard, Aufstieg und Niedergang der römischen Welt. Principat. II.2, Berlin: Walter de Gruyter, pp. 415–427 . * Watson, William (1983), "Iran and China", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.1, London & New York: Cambridge University Press, pp. 537–558, ISBN 0-52120092-X . * Widengren, Geo (1983), "Sources of Parthian and Sasanian History", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.2, London & New York: Cambridge University Press, pp. 1261–1283, ISBN 0-521-20092-X . * Wood, Frances (2002), The Silk Road: Two Thousand Years in the Heart of Asia, Berkeley and Los Angeles: University of California Press, ISBN 0520243404 . * Yarshater, Ehsan (1983), "Iranian National History", in Yarshater, Ehsan, Cambridge History of Iran, 3.1, London & New York: Cambridge University Press, pp. 359–480, ISBN 0-521-20092-X . * Yü, Ying-shih (1986), "Han Foreign Relations", in Twitchett, Denis and Michael Loewe, Cambridge History of China: the Ch'in and Han Empires, 221 B.C. – A.D. 220, 1, Cambridge: Cambridge University Press, pp. 377–462, ISBN 0-521-24327-0 . * Zhang, Guanuda (2002), "The Role of the Sogdians as Translators of Buddhist Texts", in Juliano, Annette L. and Judith A. Lerner, Silk Road Studies: Nomads, Traders, and Holy Men Along China's Silk Road, 7, Turnhout: Brepols Publishers, pp. 75–78, ISBN 2503521789