Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, 28 ŞUBAT POST-MODERN DARBESİ
Osmanlı-Türk siyasal hayatında ordu her zaman kritik rol oynayan bir aktördür (Demirel, 2003: 254). Türk siyasal hayatında askeri müdahaleler gelenekselleşmiş aktör davranışı kabul edilmiştir. Ordu, rejimin kurucusu, koruyucusu ve kollayıcısı rolünü üstlenmiştir. Sivil siyasetten memnuniyetsizliğinin tezahürü olarak Cumhuriyet’in ilanı sonrasında birden çok kez anti-demokratik tepki vermiş ve siyasete müdahale etmiştir. Özellikle çok partili hayata geçiş sonrasında siyasal sistemin asli belirleyici aktör rolü daha fazla belirginleşen ordunun siyasete müdahalesi 1961 anayasası ile yasal ve yapısal bir zemine oturmuştur. Siyasete müdahalesi yasal ve yapısal bir zemine oturan ordu, doğrudan veya dolaylı yollardan siyaseti şekillendirme veya siyasete yön verme çabası içerisinde olmuştur. 27 Mayıs 1960 darbesi ile başlayan siyasete doğrudan müdahale süreci 12 Mart 1970, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ile devam etmiş ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle sona ermiştir. Ordunun kendi kendine biçtiği bu “tarihsel” rolün devamlılığı sivil siyaseti uzun bir süre sindirdiği gibi toplumun bu müdahaleleri “alışılagelmiş” bir durum olarak kabullenmesine sebebiyet vermiştir. Bu bakımdan Türk siyasal hayatında yaşananları anlayabilmek ve açıklayabilmek için askeri müdahaleleri farklı yönleriyle çalışma konusu yapmak gerekmektedir.
28 ŞUBAT DAVASI
28 ŞUBAT DAVASI2018 •
Davanın adı 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu'nda(MGK) alınan bir dizi tedbire dayandırılarak "28 Şubat Davası" olarak konmuştur. Cumhuriyet tarihimiz açısından oldukça önem taşıyan bu dava her ne kadar bir "Darbe Davası" olarak adlandırılmaktaysa da, soruşturma, iddianame ve dava sürecine bakıldığında aslında bu davanın cumhuriyetin temel değerlerini ve bilhassa lâiklik ilkesini taviz vermeden savunan - TSK dahil - bütün kişi, kurum ve kuruluşlara bir "gözdağı verme" ve bir "intikam alma" davası olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Davanin adi 28 Subat 1997 tarihli Milli Guvenlik Kurulu'nda(MGK) alınan bir dizi tedbire dayandirilarak "28 Subat Davasi" olarak konmustur. Cumhuriyet tarihimiz acısindan oldukca onem tasiyan bu dava her ne kadar bir "Darbe Davasi" olarak adlandirilmaktaysa da, sorusturma, iddianame ve dava surecine bakildiginda aslinda bu davanin cumhuriyetin temel degerlerini ve bilhassa laiklik ilkesini taviz vermeden savunan - TSK dahil - butun kisi, kurum ve kuruluslara bir "gozdagi verme" ve bir "intikam alma" davasi oldugu acikca anlasılmaktadir. Bu ne biçim darbedir ki; darbe ile devrildiği iddia edilen 54. TC. hükümeti istifasından sonra yeni hükümet kuruluncaya kadar 10 gün daha işbaşında bulunuyor? bu ne biçim darbedir ki; hükümet ve parlamento görevine devam ediyor ve de hiç kimsenin kılına dokunulmuyor? Bu ne biçim darbedir ki darbeyi yapanların bir kısmı ağustos 1997 YAŞ kararları ile emekli ediliyor veya başka görevlere atanıyor.
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir (Kur’ân: Ahzab: 59).” Tesettür, ayetlerle her mümin kadına farz kılınmıştır. Bununla ilgili ayeti kerimeler açıktır. Müslüman bir kadın örtünmediği zaman bu açık hükme aykırı hareket etmiş olduğu için günah işlemiş olur. Ayrıca Nûr suresi 31. ayette de kadının örtünmesi açık bir şekilde emredilmiştir.
ALİ OSMAN UYMAZ
ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA POST-MODERN YAKLAŞIM2012 •
Bu doktora tezi temel olarak örgütsel davranışa modern yaklaşım ile post-modern yaklaşımı karşılaştırmaktadır. Modern ve post-modern dönemde bireyi ve örgüt-üye ilişkisini biçimlendendirmek amacıyla örgüt içinde iktidar tarafından disiplin alanları ve araçları kurgulamıştır. Tezin teorik kısmında bu kurgu alanlarından örgütsel bağlılığa karşı bağımsızlık, güvene karşı güvensizlik, kolektivizme karşı bireycilik, rasyonaliteye karşı irrasyonalite, modernizmin ve post-modernizmin bilgi, güç ve liderlik yaklaşımları incelenmiştir. Araştırma için örgüte bağlılığa karşı bağımsızlık disiplin alanı seçilmiştir. Araştırma modelinde örgüte bağlılık ara değişkenini etkileyen bağımsız değişkenler olarak iş tatmini, örgüt içi rekabet, örgüt içi güven, amirin bilgi gücü, ödül gücü, yasal güç kullanımı ve üst yönetim algısı faktörleri belirlenmiştir. İşten ayrılma niyeti bağımlı değişkenini etkileyen faktörler olarak örgüte bağlılık ara değişkeni ile normatif bağımsızlık, istihdam olasılığı ve kişisel bilgi yönetimi bağımsız değişkenleri seçilmiştir. Araştırma Türkiye’de havacılık sektöründe teknik bakım hizmeti sağlayan en büyük gruba ait iki şirkette çalışan 1426 kişilik bir örnekleme uygulanmıştır. Araştırmada kullanılan ölçeklere doğrulayıcı faktör analizi uygulandıktan sonra araştırma değişkenleri arasındaki ilişki yapısal eşitlik modeli ile analizi edilmiştir. Örgüte bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasında (-.50) negatif yönlü bir ilişki tespit edilmiştir. Örgüte bağlılık ara değişkeni ile iş tatmini (.26), örgüt içi güven (.67), amirin bilgi gücü (.22), amirin ödül gücü (.11) bağımsız değişkenleri arasında pozitif yönlü bir ilişki, örgüt içi rekabet (-.08), amirin yasal gücü (-.18), üst yönetim algısı (-.05) bağımsız değişkenleri ile ise negatif yönlü bir ilişki tespit edilmiştir. İşten ayrılma niyeti bağımlı değişkeni ile normatif bağımsızlık (.85), bireysel bilgi yönetimi (.07), istihdam olasılığı (1.83) bağımsız değişkenleri arasında ise pozitif yönlü ilişki belirlenmiştir.
2018 •
Öteki söylemi içerisinde kullanılan imgelerin en sık boy gösterdiği saha, yeni medyanın yaygınlık kazandığı son on yıllık döneme kadar yazılı basın olmuştur. Yazılı basının söylem tipi, geniş kitleler tarafından aynı anda paylaşılması ve bilgi edinimi ile kanaat oluşumunu belirlemede önemli bir etkiye sahip olması nedeniyle imgelerin yaratılmasında büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu nedenle haber söylemini oluşturan metinlerin, başlıkların, üslupların ayrıntılı analizi, siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel iktidarın uygulanışını ve bu uygulanışı destekleyen ideolojileri anlamak açısından hayati bir önem taşımaktadır. Ayrıca imgelerin meydana gelişi, yazarın uzun süreçte kurguladığı anlatım şeklini belirleyen sistemli bir dışavurum yöntemine dayandığı için, imgeler yazarın içinde yaşadığı topluluğun ve dönemin eğilimlerini gösteren sistemli yapılardır. Çalışmada 28 Şubat 1997'deki demokratik siyasete askeri müdahale sonrası laik basının, müdahalenin meşruiyetini sağlama ve devam ettirme çabası olarak değerlendirilebilecek yayınlarına, yani 28 Şubat dönemi politik anlayışın yazılı basındaki izdüşümlerine odaklanılmıştır. Bu bağlamda laik basının dinî yaşam tarzına ilişkin geliştirdiği söylem içerisinde "gericilik" imgesinin hangi göndergeler üzerinden, hangi üslupla ve hangi çağrışımlarla oluşturulduğu çözümlenmeye çalışılacaktır. Bu çalışmada, yazılı basında "gericilik"in temsiline ilişkin söylem analizinin ana örneklemi olarak, o dönemde laik dünya görüşünün sistemli ve açık bir şekilde üretildiği yayın olması göz önünde bulundurularak Hürriyet, ve Milliyet gazeteleri belirlenmiştir. Bu gazetelerde 28 Şubat 1997 yılından sonraki dönemde yayınlanmış ve amaçlı örneklem tekniği ile belirlenmiş, analize katkı sunacak, araştırma sorununu en iyi temsil edebilecek haber ve yazılar inceleme konusu yapılmıştır.
The Journal of Academic Social Science Studies
28 Şubat Post-Modern Darbesi̇'Ni̇n İslami̇ Dernek Ve Vakiflara Etki̇leri̇2017 •
Orta Doğu bir coğrafi bölge olarak tarih boyunca çatışmaların, din savaşlarının, göçlerin merkezi olmuştur. Günümüzde de aynı mücadelenin olduğu görülmektedir. Bütün bu mücadelenin arka planında bölgenin toplumsal, dini ve mezhepsel yapısının farklılığı ve iktisadi verimliliği yer almaktadır. Bu süreç içinde bölge, istikrarsızlaşmış iktisadi ve toplumsal gelişmesini tamamlayamamıştır. Bölgedeki doğal kaynakların sahipliliği sorunu, emperyalist devletler tarafından bölge üzerinde stratejik dengelerin oluşturulmasında etkili olmuştur. Stratejik dengelerin oluşturulmasında kullanılan yöntemler arasında, ülkelerin iç işlerine müdahale ve iç karışıklık çıkarılması, devletlerin savaşması, dış askeri müdahaleler bulunmakla beraber son dönemlerde terör örgütlerinin kullanılması yer almaktadır. Son yıllarda terörist faaliyetler taktiksel ve niteliksel yönden değişiklik göstermiş ve ilk uygulamaları adeta bu bölgede sahneye çıkarılmıştır. Orta Doğu coğrafyasından yaşanan bu olaylar Türkiye’yi toplumsal, iktisadi ve güvenlik bağlamında doğrudan ilgilendirmektedir. Bölge halkı ile olan tarihsel, dini ve etnik kimlik bağ, bölgenin yeraltı kaynakları ve bu istikrasız bölgede ülke içi güvenliği tehdit eden unsurların bulunması Türkiye’nin ilgisini sürekli olarak bu bölgede tutmak zorunda bırakmaktadır. Bu çalışmada Kurtuluş Savaşı belgeler arasında önemli bir yeri olan Misak-ı Milli’de belirtilen sınırları içinde yer alan Musul- Kerkük ve Halep bölgesinde post modern terör örgütleri vasıtasıyla uygulanan politikaların, Türkiye’nin güvenliği ve geleceği üzerindeki muhtemel etkileri incelenecektir. Bu doğrultuda, bölgenin toplumsal ve iktisadi yapısı incelenerek, emperyalist devletlerin Misak-ı Milli sınırları içindeki nihai amaçları ve uyguladığı yöntem ve taktikler tartışılarak açıklamalar yapılacaktır.
Özet: Türkiye tarihinde ordu, müdahalesini meşru zeminde gerçekleş-tirmek için toplumda belli bir kesimin desteğine yönelmiştir. Bunu kimi zaman medya aracılığıyla toplumda belli gruplara hitap ederek sağla-mıştır kimi zamanda tarihsel olarak kendisini devletin asıl savunucu olarak görmüş ve müdahalesini gerçekleştirmiştir. Bu duruştan hareket-le müdahalesini daima meşru gören ordu, gerçek anlamda toplumdan bir destek almış mıdır? Özellikle batı merkezli tarih incelemelerindeki genel kanaat, yapılan tüm değişim ve dönüşümlerin toplum destekli ol-duğu yöndedir. Türkiye için bunu söyleyebilir miyiz? Modern Türkiye tarihinde dönüşümlerin, "üst bir dayatma" ile gerçekleştiğine inanmış durumdayız. Buradan hareketle, tüm bu sorular ve sorunlar bizi bir mü-dahalenin meşru zeminde yapılıp / yapılmadığı sorunsalını tartışmaya götürmüştür. Burada Modern Türkiye'nin doğuşundan günümüze kadar yapılan radikal değişikliklerin / müdahalelerin tümünü incelenmekten ziyade, sınırlı kalmak amacıyla sadece 28 Şubat müdahalesinin toplum-sal zeminde gerçekleşip / gerçekleşmediği irdelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: 28 Şubat Süreci, Post-Modern Darbe, Toplumsal Destek, Meşruiyet. Giriş Osmanlının son dönemlerinde ve özellikle Modern Türkiye tarihinde ger-çekleşen değişimlerin ve devrimlerin çoğunda iki kanaat var olup gelmiştir.
2010 •
Journal of The Electrochemical Society
Catalyst Durability in PEM Fuel Cells with Low Platinum Loading2012 •
2020 •
【달림포차】 Dalpocha5쩜cOm 역삼오피
역삼 【달림포차】 Dalpocha5쩜cOm 역삼오피✢역삼휴게텔✲역삼스파⑆역삼건마✲역삼오피2022 •
2000 •
1987 •
Frontiers in Human Neuroscience
Corrigendum: A Long Time Constant May Endorse Sharp Waves and Spikes Over Sharp Transients in Scalp Electroencephalography: A Comparison of After-Slow Among Different Time Constants Concordant With High-Frequency Activity Analysis2022 •
Proceedings of the 1st International Conference on Applied Economics and Social Science (ICAESS 2019)
Centralized cold chain system for fish price stability in Lamongan Jawa Timur2019 •
International Journal of Biological and Chemical Sciences
Evaluation des risques sanitaires liés à la présence d’af latoxine dans le riz consommé au Sénégal2022 •
QSO Hosts and Their Environments
A Molecular Gas Survey of Z 0. 2 Infrared Excess, Optical QSOS2001 •
The Journal of Neuroscience
c-fosReduces Corticosterone-Mediated Effects on Neurotrophic Factor Expression in the Rat Hippocampal CA1 Region2003 •
Power and Electrical Engineering
Measuring of Shielding Effectiveness of Electromagnetic Field of Polystyrene in the Frequency Range from 1 GHz to 9 GHz2014 •
Australasian Journal of Paramedicine
Transfer of a critically ill coronavirus disease patient2020 •
Drug development and industrial pharmacy
Trans-ungual delivery of itraconazole hydrochloride by iontophoresis