Skip to main content
Veysel Demirer
  • Assoc. Prof. Dr. Veysel Demirer
    Süleyman Demirel University
    Faculty of Education
    Department of Educational Sciences
    Isparta / Turkey
    Phone: +90 (246) 2114583

    Doç.Dr. Veysel Demirer
    Süleyman Demirel Üniversitesi
    Eğitim Fakültesi
    Eğitim Bilimleri Bölümü
    Isparta / Türkiye
    Tel: 0246 2114583
  • +90 246 2114583
Öz. Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte birçok ülkede eğitim ortamlarının teknoloji ile bütünleştirilmesine yönelik projeler başlamıştır. Türkiye'de 2010 yılında Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH)... more
Öz. Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte birçok ülkede eğitim ortamlarının teknoloji ile bütünleştirilmesine yönelik projeler başlamıştır. Türkiye'de 2010 yılında Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Proje'si uygulamaya konulmuştur. Projenin uygulanmasında, projenin uygulayıcıları olan öğretmenlere büyük sorumluluk düşmektedir. Bu nedenle bu nitel durum çalışmasında; öğretmenlerin FATİH Projesi'ne yönelik görüşleri yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile belirlenmiş olup, çalışma grubunu FATİH Projesi uygulanan liselerde çalışan çeşitli branşlardan 19'u erkek, 13'ü kadın 32 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada toplanan verileri açıklayabilmek için gerekli kavram ve ilişkilere ulaşmak amacıyla içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen veriler Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB) bağlamında analiz edilerek incelenmiş ve ilgili alanyazına dayalı olarak tartışılmıştır. Araştırmanın sonuçları FATİH Projesi'nin, kaynaklara erişim kolaylığı sağlaması, öğrenme ortamlarını zenginleştirmesi, öğrencilerin konuyu öğrenmelerini kolaylaştırması açısından faydalı olduğunu gösterirken; uygulama, altyapı ve bilgilendirme çalışmaları bakımından yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır. Çalışmanın sonuçlarının FATİH Projesi'nin gelişimine ve alanyazında bundan sonra yapılacak olan çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: FATİH projesi, teknolojik pedagojik alan bilgisi, öğretmen görüşleri Abstract. With the rapid advancement of technology, several countries initiate new projects to integrate technology into education. Similarly, Turkey launched " Movement of Enhancing Opportunities and Improving Technology Project (FATİH Project) " in 2010. Teachers as the practitioners of the project have great responsibility for the successful implementation of the project. Therefore, in this qualitative case study; opinions of teachers about FATİH Project were collected through a semi-structured interview form. The study group was identified by convenience sampling method and it is consisted of 32 teachers (19 male, 13 female) from various branches who work at high schools in which FATİH Project is implemented. Content analysis method was used in order to analyze the data collected in the study and to find out the necessary concepts and relationships. The obtained data were analyzed in the context of Technological Pedagogical Content Knowledge (TPACK) and discussed based on the literature. The results of the study show that the FATIH Project is inadequate in terms of implementation, infrastructure and information activities while showing ease of access to resources, enriching learning environments, and helping learners to make learning easier. The study results and findings are thought to contribute to achievement of the objectives of the FATİH Project, and it is expected to shed light on the works to be conducted in literature thereafter.
Özet: Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojileri hızla gelişmektedir. Bunun sonucunda eğitimde teknoloji kullanımı her geçen gün artmaktadır. Artık bireyler bilgiyi ezberleyen değil onu etkin bir şekilde kullanarak bilgiyi yapılandırabilen... more
Özet: Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojileri hızla gelişmektedir. Bunun sonucunda eğitimde teknoloji kullanımı her geçen gün artmaktadır. Artık bireyler bilgiyi ezberleyen değil onu etkin bir şekilde kullanarak bilgiyi yapılandırabilen ve karşılaşılan problemleri çözebilen bireyler olmalıdır. Araştırmalar eğitimde teknoloji kullanımının bilgiyi etkin kullanmaya zemin oluşturduğunu göstermektedir. Bu doğrultuda bireylerin istenen yeterliliklere sahip olması için bilişim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanabilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda bilişim teknolojilerinden yararlanma düzeyleri ile akademik başarı arasındaki ilişkinin inceleneceği bu çalışmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Ayrıca bazı demografik değişkenlere (cinsiyet, yaş, sınıf vb.) göre bilişim teknolojilerinden yararlanma düzeyleri nedensel-karşılaştırma yaklaşımına göre desenlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 248 (145 kadın 103 erkek) öğrenci oluşturmaktadır. Öğrencilerden toplanan veriler analiz edilerek bulgular bilgi edinme, araştırma inceleme, iletişim, kendini ifade etme ve oyun eğlence amacıyla bilişim teknolojilerinden yararlanma alt boyutları göz önünde bulundurularak tartışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre meslek yüksekokulu öğrencilerinin bilişim teknolojilerinden yararlanma durumu sınıfa, cinsiyete, internet bağlantısına sahipliğine, teknoloji araç sahipliğine, internette harcadığı zamana, sosyal medya sahipliğine göre anlamlı şekilde değişmektedir. Aynı zamanda öğrencilerin bilişim teknolojilerinden yararlanma düzeylerinin akademik başarılarını anlamlı bir şekilde yordadığı görülmektedir. Bununla birlikte sadece bilgi edinme ve araştırma inceleme amacıyla bilişim teknolojilerinden yararlanmanın akademik başarı üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Bilişim teknolojileri, akademik başarı, meslek yüksekokulu öğrencileri

Abstract: Today, information and communication technologies (ICT) are developing rapidly. As a result, use of technology in education increase day by day. Individuals should no longer be those who memorize the information, they should be those who can structure information by using it actively and can solve the problems that are encountered. The researches show that technology usage in education forms a basis for using information effectively. In this regard, in order for the individuals to have the desired competence, they need to use ICT effectively. The aim of the study is to investigate the relationship between the use of ICT and academic success. Correlational survey method was used in the study. Moreover, the levels of utilization of ICT by some demographic variables (gender, age, class, etc.) was designed according to according to the causal-comparative research model. There are 248 (145 female, 103 male) students in the study group. The data obtained from the students were analyzed and the findings were discussed by taking into consideration the sub dimensions of use of ICT which are knowledge acquisition, research and investigation, communication, self-expression and games and entertainment. According to the results, vocational school students’ utilization level of ICT differ significantly by class, gender, internet ownership, technological device ownership, time spent on the net, social media use. Furthermore, it is observed that the students’ utilization of ICT predict their academic success significantly. Moreover, it is deduced that only utilization of ICT for knowledge acquisition and research and investigation is a significant predictor for academic achievement.

Keywords: Information and communication technologies, academic achievement, vocational school students
Özet Bilim ve teknolojideki gelişmeler neticesinde, eğitim teknolojilerinde de yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Robot teknolojilerinin gelişmesi tüm bilim dallarını etkilediği gibi eğitim alanında da robot kullanımı araştırma konusu... more
Özet
Bilim ve teknolojideki gelişmeler neticesinde, eğitim teknolojilerinde de yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Robot teknolojilerinin gelişmesi tüm bilim dallarını etkilediği gibi eğitim alanında da robot kullanımı araştırma konusu olmuştur. Eğitimde yeni eğilimler arasında kendine yer bulan robotik setler, farklı disiplinlerin uygulama alanlarında çokça kullanılmaktadır. Çünkü araştırmalar, öğrencilerin yaparak yaşayarak daha kalıcı öğrenme elde ettiklerini göstermektedir. Anaokulu seviyesinden lisans seviyesine kadar tüm eğitim seviyelerinde robotik kullanımının etkilerini araştıran birçok çalışma bulunmaktadır. Bu araştırmada, uluslararası alanda 2007-2017 yıllıları arasında gerçekleştirilen 45 farklı makale içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Bu bağlamda eğitimde robotik kullanımı üzerine yayımlanan araştırmalardaki güncel eğilimler elde ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırmanın bulguları incelendiğinde eğitimde robotik kullanımına yönelik araştırmalarda en çok problem çözme ve işbirliği becerilerine etkinin incelendiği görülmektedir. Çalışma disiplini olarak ise disiplinler arası becerileri kapsayan STEM eğitimi öne çıkmaktadır. Ayrıca araştırmaların yayın yıllarına göre bakıldığında çalışmaların artarak devam ettiği görülmektedir. Araştırmalarda materyal olarak en çok LEGO Mindstorms NXT kitinin kullanıldığı ve örneklem grubu olarak ise ortaokul ve ilkokul öğrencilerinin daha çok seçildiği görülmektedir. Çalışmadan elde edilen bulguların, eğitimde robotik kullanımı konusunda yapılacak çalışmalara çeşitli boyutlarda ışık tutması beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Eğitimde robotik kullanımı, Robotik setler, İçerik analizi, Eğilimler
Abstract
In consequence of the advancements in science and technology, new developments come into existence in educational technologies, too. As the advancement of robotic technologies affected all branches of science, use of robotics in the field of education has also been a research subject. Robotic kits which are among the latest trends in education have been widely-used in the application areas of the disciplines, because the researches show that students learn more permanently by doing and experiencing. There are many studies examining the effects of robotics use at all levels of education from kindergarten to undergraduate level. In this research, 45 different articles conducted internationally between the years of 2007-2017 were investigated by using content analysis method. In this context, the current trends in the studies published about the use of robotics in education are presented. When the findings of the study are investigated, it is observed that particularly the effects on problem solving and cooperation skills are examined in the studies about the use of robotics in education. As work discipline, STEM education which contains interdisciplinary skills comes to the forefront. Moreover, when the studies are evaluated by the year released, it is observed that the studies increasingly continue. It is observed that LEGO Mindstorms NXT kit is utilized as the material at most, and secondary school and primary school students are preferred as the sample group. It is expected that the findings obtained from the research will shed light on the other studies that will be conducted on the use of robotics in education with several dimensions.
Key words: Use of robotics in education, Robotic kits, Content analysis, Trends
Ters yüz sınıf modeli, sınıf içinde geçen zamanı verimli hale getirmeyi hedefleyen pedagojik bir modeldir. Bu modelde öğrenenler, bilgi edinme gibi temel düzeyde beceri gerektiren görevleri okul dışında gerçekleştirirler. Uygulama,... more
Ters yüz sınıf modeli, sınıf içinde geçen zamanı verimli hale getirmeyi hedefleyen pedagojik bir modeldir. Bu modelde öğrenenler, bilgi edinme gibi temel düzeyde beceri gerektiren görevleri okul dışında gerçekleştirirler. Uygulama, problem çözme, yaratıcılık gibi üst düzey becerileri gerektiren görevleri ise sınıfta, öğretmen rehberliğinde gerçekleştirirler. Bu çalışma kapsamında, ters yüz sınıf modelinin odak alındığı, 2011-2015 yılları arasında çeşitli veri tabanları üzerinde taranan çalışmalar, içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Bu bağlamda 29 adet tez, 61 adet makale araştırmacılar tarafından belirlenen 7 kategori altında analiz edilmiştir. Bu kategoriler; kuramsal boyut, örneklem, disiplin, araştırma yöntemi, uygulama sürecinde kullanılan araçlar, değişkenler ve pedagojik çıktılar şeklindedir. Analiz sonucunda ters yüz sınıf modeline yönelik çalışmaların en çok yapılandırmacı yaklaşımı temel aldığı belirlenmiştir. Çalışmaların en çok üniversite öğrencileri ile matematik ve yabancıl dil eğitimi disiplinlerinde gerçekleştikleri görülmüştür. İncelenen çalışmalarda ağırlıklı olarak nitel araştırma yöntemlerinin tercih edildiği belirlenmiştir. Çalışmalarda akademik başarı, öğrenci katılımı, öğrenci/öğretmen görüşleri değişkenlerinin sıklıkla incelendiği görülmüştür. Ayrıca, modelin en çok akademik başarı, öğrenci katılımı, motivasyon, öz yeterlilik algısı gibi pedagojik çıktılarının olduğu görülürken modelin üst düzey becerilere etkisine ilişkin yeterince kanıt bulunamamıştır. Çalışmadan elde edilen bulguların, ters yüz sınıf modelini temel alan çalışmalara çeşitli boyutlarda ışık tutması beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Ters yüz sınıf modeli; içerik analizi; pedagojik çıktılar *Bu çalışma 10. Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Sempozyumunda (ICITS2016) özet bildiri olarak sunulmuştur.
This study aims to review studies on virtual learning environments in Turkey through the content analysis method. 63 studies consisting of thesis, articles and proceedings published in Turkish and English between 1996-2014 years were... more
This study aims to review studies on virtual learning environments in Turkey through the content analysis method. 63 studies consisting of thesis, articles and proceedings published in Turkish and English between 1996-2014 years were analyzed. It was observed that "Second Life" was mostly preferred as the virtual learning environment. Literature review and quantitative research methods were mostly preferred in the studies respectively. Most of these studies used surveys to collect the data and sample size in most studies was between 31-100 participants. Mostly, participants were undergraduate students, and purposive and convenience sampling method were preferred in the studies. The data was mostly analyzed using quantitative descriptive analysis method. The most studied variable was academic achievement and the least one was the cognitive load. The studies yielded varying results owning to their study purposes and showed that virtual learning environments fostered student academic success, diminished the cognitive load by concretizing the concepts and ensured social and collaborative learning. The findings of this study might guide researchers aiming to employ virtual learning environments in their educational studies.
Bu araştırma, Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB) ile ilgili Türkiye kaynaklı yapılmış çalışmaları; yayın yılı, yayın türü, araştırma konuları, uygulama alanları, örneklem seçimi, örneklem düzeyi, araştırma yöntemi, veri toplama... more
Bu araştırma, Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB) ile ilgili Türkiye kaynaklı yapılmış çalışmaları; yayın yılı, yayın türü, araştırma konuları, uygulama alanları, örneklem seçimi, örneklem düzeyi, araştırma yöntemi, veri toplama aracı ve veri analiz yöntemi açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın örneklemini 2009-2013 yılları arasında yapılan 32 makale ve 17 tez olmak üzere 49 çalışma oluşturmaktadır. Araştırma kapsamına alınan çalışmalar içerik analizi yapılarak elde edilen sonuçlar araştırma sorularına yanıt verecek şekilde yüzde, frekans gibi betimsel istatistik yöntemleriyle analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Türkiye'de TPAB ile ilgili yapılan çalışmaların yıllara göre arttığı, öğretmenlerin TPAB düzeylerinden çok öğretmen adaylarının TPAB düzeylerini inceleyen çalışmaların yapıldığı, en çok tercih edilen uygulama alanlarının matematik ve fen olduğu, araştırma yöntemi olarak nicel yöntemlerin daha çok uygulandığı ve veri toplama aracı olarak da anketin daha çok kullanıldığı görülmüştür. Bu çalışmada elde edilen verilerin analizi istatistiksel olarak yorumlanmış; TPAB çerçevesine yaptığı katkı literatüre dayalı olarak tartışılmıştır.
Although flipped classroom is a new pedagogical model, it has emerged frequently in recent years. In this model, low level skill 'knowledge acquisition' is allocated to the students. Such activities that require high-level skills as... more
Although flipped classroom is a new pedagogical model, it has emerged frequently in recent years. In this model, low level skill 'knowledge acquisition' is allocated to the students. Such activities that require high-level skills as application and problem solving are carried out under the guidance of teacher. When the relevant literature reviewed, many studies examining the definition, advantages and disadvantages of this model, experimental studies and model applications have been found. However, such resources compiling and introducing tools can be used to make the flipped classroom model effective and overcome disadvantages. When the relevant literature reviewed, many studies examining the definition, advantages and disadvantages of this model, experimental studies and model applications have been found. However, such resources compiling and introducing tools can be used to make the flipped classroom model effective and overcome disadvantages. The present study provides information about the tools which can be used in any stage of the flipped classroom model and introduce these tools in detail with the aim of filling the deficiencies. Moreover the selected instruments are evaluated in terms of their compatibility with mobile technologies. Literature review method was used in the study. In this context, particularly disadvantages of the model have been identified in the literature area and it addressed the means to overcome these limitations. Also, content analysis data that were compiled between the years 2010-2015 was carried out in the framework of flipped classroom models are also used in this study. This aspect of the research is like a guide that enables flipped classroom enhanced by mobile technologies which are necessary for learning in times of need, time and place independent. Through offered mobile learning-oriented information, learner's needs will be met. In this context, tools for eliminating the disadvantages of this model discussed in the relevant literature are selected in particular. It is expected that this study takes a guide role for the educators who want to apply flipped classroom model.
With the rapid changes taking place in technology, information and communication technologies began to be used more in educational environments. Since these technologies became a part of our lives, production of new software in this area... more
With the rapid changes taking place in technology, information and communication technologies began to be used more in educational environments. Since these technologies became a part of our lives, production of new software in this area has become a necessity. It is essential to provide programming education starting from an early age in order to meet this need and to raise a productive and creative generation. Programming education will help to meet the need for trained personnel in the software field and create a more productive generation. In addition, programming skills will enable younger students to develop positive attitudes towards school and courses, and will encourage them to perform research. Programming education will also promote problem-solving, quantitative thinking, spatial and analytical thinking skills of students. The purpose of this study is to introduce innovative approaches and practices that emerged in the programming field, by shedding light on the current state of the programming education around the world and specifically in Turkey. In this context, projects, activities and programming training organized around the world and in Turkey were investigated in this study. Additionally, the programming tools designed for individuals and children who want to learn programming are also discussed. Finally, suggestions for programming education in Turkey are presented.

ÖZET Bilişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim ile birlikte bu teknolojiler eğitim ortamlarında daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknolojilerin hayatımızın bir parçası haline gelmesi bu alanda yeni yazılımların üretilmesini bir ihtiyaç haline getirmiştir. Bu ihtiyacı karşılayabilmek, üretken ve yaratıcı bir nesil yetiştirebilmek için bireylere erken yaştan itibaren programlama eğitimi verilmesi gerekmektedir. Programlama eğitimi sayesinde üretken bir nesil yetişirken yazılım alanında yetişmiş eleman ihtiyacı da giderilmiş olacaktır. Ayrıca programlama becerisi küçük yaştaki öğrencilerin okula ve derse karşı olumlu tutum geliştirmelerini sağlayarak, onları araştırma yapmaya sevk edecektir. Programlama öğrenen öğrencilerin problem çözme, sayısal düşünme, uzamsal ve analitik düşünme becerileri gelişmektedir. Bu araştırmanın amacı, programlama eğitiminin dünyada ve ülkemizdeki mevcut durumuna bir bakış açısı getirerek bu alanda ortaya çıkan yenilikçi yaklaşım ve uygulamaların tanıtılmasıdır. Bu bağlamda çalışmada Dünyada ve Türkiye'de düzenlenen proje, etkinlik ve programlama eğitimleri incelenmiştir. Ayrıca programlamayı öğrenmek isteyen bireylere ve çocuklara yönelik tasarlanan programlama araçlarına yer verilmiştir. Son olarak ülkemizdeki programlama eğitimine yönelik öneriler sunulmuştur.
Article Info Abstract In this study, instructional design process with the goal of helping prospective teachers gain media literacy is conducted, and it is applied and evaluated. ASSURE model were used in the instructional design process.... more
Article Info Abstract In this study, instructional design process with the goal of helping prospective teachers gain media literacy is conducted, and it is applied and evaluated. ASSURE model were used in the instructional design process. The study was conducted in two stages. In the first stage, 44 prospective teacher studying at Süleyman Demirel University (in Isparta, Turkey), Education Faculty in Spring Year of 2013-2014 participated, and in the second stage 32 prospective teacher from the same group participated voluntarily. This study used one group pre-test post-test experimental model. During the study, personal information form, media literacy achievement test, media literacy diagnostic test, semi-structured interview form, and material usability tests were conducted with the study group. As a result of the pilot implementation, results show that media literacy knowledge level of prospective teachers has improved positively, but however no significant change was found in media literacy perception levels. Consequently, media literacy trainings shall be organized for prospective teachers and in this context different instructional designs can be developed, and media literacy courses shall be added to the teacher training curriculum.
It has been observed that the technology provides conversion in educational environment as well as in all spheres of life. It is understood that ensuring the technological transformation in the educational environment is to be subject to... more
It has been observed that the technology provides conversion in educational environment as well as in all spheres of life. It is understood that ensuring the technological transformation in the educational environment is to be subject to the teachers' attitude towards the technology integration to education. In this research, in order to explain the behavior of teachers towards technology integration to education, it is benefited from the framework of social cognitive career theory which provides explanations about how individuals develop their career interests, make choices and achieve their goals. In this context, it is aimed to study teachers' self-efficacy levels of technology integration, outcome expectations of instructional technology, the interest in educational technology and the intention to use educational technology according to different variables. In accordance with this purpose, the data obtained from 850 teachers working in primary, secondary, and high schools in Afyonkarahisar, Burdur, Denizli and Isparta were used in this research. The data were analyzed and the results were discussed in dimension of technology integration to education. In terms of explaining which demographic characteristics cause teachers' attitude towards technology integration to education, the results of the research are expected to lead the studies related to technology integration to education.
After the emergence of the Internet, the sudden increase in its use soon attracted attention to this phenomenon. Studies have shown that there is a relationship between problematic Internet use (PIU) and the purposes of Internet use. The... more
After the emergence of the Internet, the sudden increase in its use soon attracted attention to this phenomenon. Studies have shown that there is a relationship between problematic Internet use (PIU) and the purposes of Internet use. The aims of this study are to examine the purposes of Internet use among Turkish high school students according to their gender, frequency of Internet use (FIU), grade point average (GPA) and family income (F-income), and to investigate whether all these variables predict PIU. The participants in the study were 375 high school students (185 girls and 190 boys), and verbal consent was obtained from the subjects before application. The participants' ages ranged between 14 and 18 (Mean = 15.6, SD = 1.26). One-way analysis of variance was used to identify the purposes of Internet use in terms of demographic variables. Also, hierarchical multiple regression analyses were conducted to explore whether demographic variables and purposes of Internet use affected PIU. Finally, the results demonstrate that male gender, high FIU, low GPA, and high levels of F-income correlate significantly with PIU. Also, the social, leisure and virtual-emotional purposes of Internet use, besides demographic variables, were significantly correlated with PIU.
Gelişen teknolojilerle birlikte okullarda Bilişim Teknolojileri (BT) eğitiminin öneminingiderek arttığı ortadadır. Gelişmiş ülkelerde bu durum çoktan fark edilmiş ve BT eğitimierken yaşlarda verilmeye başlanmıştır. Özellikle yazılım... more
Gelişen teknolojilerle birlikte okullarda Bilişim Teknolojileri (BT) eğitiminin öneminingiderek arttığı ortadadır. Gelişmiş ülkelerde bu durum çoktan fark edilmiş ve BT eğitimierken yaşlarda verilmeye başlanmıştır. Özellikle yazılım alanında yaşanan gelişmelerinülkelere stratejik ve ekonomik katkılar sağladığını fark eden ülkelerde erken yaştaprogramlama eğitimleri verilmeye başlandığı gibi bu konuda birçok proje hayatageçirilmiştir. Ülkemizin de bu anlamda yarışa katılabilmesi ve sadece teknolojiyi tüketendeğil geliştiren ve üreten bireyler yetiştirebilmesi adına BT ve programlama eğitiminegereken önem verilmelidir. Bu çalışma ile Türkiye’de BT eğitimi ve geldiği durumungerçekleşen değişim ve dönüşümler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda,bazı ülkelerin BT eğitiminden kısaca bahsedildikten sonra Türkiye’de BT eğitiminin nasılortaya çıktığı, BT’nin eğitim ortamlarına nasıl entegre edildiği, BT sınıfları ve teknolojialtyapısının mevcut durumu, BT öğretmenleri, Formatör ve BT Rehber öğretmenlerinin BTeğitimindeki ve FATİH projesindeki rolleri, BT ve Yazılım dersi öğretim programınınmevcut durumu incelenmiş ve bazı öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Bilişim teknolojileri eğitimi, BT öğretim programı, FATİH Projesi,BT öğretmenlerinin değişen rolleri
Öz: Mobil teknolojiler gün içerisinde kullandığımız mobil uygulamalarla günlük hayatımızı düzenlememizi ve yönlendirmemizi sağlayabilmektedir. Mobil cihazlarda kullanılabilen bu uygulamalardan biri de artırılmış gerçeklik teknolojisidir.... more
Öz: Mobil teknolojiler gün içerisinde kullandığımız mobil uygulamalarla günlük hayatımızı düzenlememizi ve yönlendirmemizi sağlayabilmektedir. Mobil cihazlarda kullanılabilen bu uygulamalardan biri de artırılmış gerçeklik teknolojisidir. Mobil cihazlar üzerinde artırılmış gerçeklik teknolojisinin kullanılmasını sağlayan uygulamalar başta reklamcılık olmak üzere imalat sanayii, sağlık ve eğitim gibi çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Mobil artırılmış gerçeklik uygulamaları kullanıcıya sundukları iki ve üç boyutlu görsel destekleri, video oynatabilme, dış web sayfası bağlantısı gibi etkileşimli imkânlar ile eğitim alanında da kullanılabilir görünmektedir. Bu bağlamda bu çalışma bazı mobil artırılmış gerçeklik uygulamalarının incelenerek eğitsel açıdan değerlendirildiği bir derleme çalışması olarak tasarlanmıştır. Bu amaçla bazı kriterlere dayalı olarak Alive, Augment, Aurasma, Blippar, Junaio, Layar ve Wikitude mobil artırılmış gerçeklik uygulamaları incelenmek üzere seçilmiştir. Oluşturulan bir kontrol listesi yardımıyla sahip oldukları özellikler karşılaştırmalı bir şekilde incelenerek eğitim ortamlarında kullanılabilirlikleri değerlendirilmeye çalışılmıştır. İncelenen mobil artırılmış gerçeklik uygulamalarının genellikle mobil işletim sistemleriyle uyumluluk sorununun olmadığı, akıllı telefonlar, tablet bilgisayarlar gibi mobil cihazlarda çalışabildiği, iki ve üç boyutlu görselleri desteklediği ve video oynatabilme özelliğine sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca mobil artırılmış gerçeklik uygulamalarının genellikle sosyal medya bağlantısına sahip olduğu ve dış web sayfalarına yönlendirme gerçekleştirebildiği görülürken sadece ikisinin konum tabanlı çalışmaları desteklediği görülmüştür. Mobil artırılmış gerçeklik alanında yapılan çalışmalar incelendiğinde bu uygulamaların eğitim ortamlarında çeşitli amaçlarla kullanılabilir olduğu görülmektedir. Yapılan değerlendirme sonrasında incelenen mobil artırılmış gerçeklik uygulamalarının eğitim ortamlarında kullanımına yönelik öneriler sunulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Artırılmış gerçeklik, mobil uygulamalar, eğitimde kullanımı
Abstract: The mobile technologies are able to help us organize and direct our daily lives through the mobile applications which we use during the day. The mobile augmented reality applications are one of these applications that can be used on mobile devices. Augmented reality applications on mobile devices are used in various fields such as manufacturing industry, healthcare, education and advertising in particular. It seems that the mobile augmented reality applications can also be used in the field of education thanks to their interactive capabilities, two and three-dimensional visual support, video playback capability and ability to link external web pages. In this regard, this is a review study that analyses certain applications of mobile augmented reality in terms of educational context. By this aim the Alive, Augment, Aurasma, Blippar, Junaio, Layar and Wikitude augmented-reality mobile applications were analyzed comparatively and their usability in the educational environment has been evaluated by means of some criteria. Their features are investigated comparatively in educational environments, so we prepare a control list for assessment. As a result, it can be said that mobile augmented reality applications have no compatibility issues with mobile operation systems in general, can be run in mobile devices such as smart phones and tablet computers, support two and three-dimensional images and have video playback feature. In addition, it can also be stated that the mobile augmented reality applications generally have connections to social media and capable of linking to external website. However, only two mobile augmented reality applications were found to have location-based support. Looking at the studies on mobile augmented reality, it is seen that these applications can be used in educational settings for various purposes. Consequently, some recommendations were made for the use of mobile augmented reality applications in educational environments.
Keywords: Augmented reality, mobile applications, educational use
Özet Eğitim ortamlarında yeni teknolojilerin kullanımına yönelik beklentiler teknolojinin gelişimine paralel olarak artmaktadır. Bilgisayar, internet ve mobil teknolojilerin gelişmesi sayesinde eğitim ortamlarında iletişim ve etkileşimi... more
Özet
Eğitim ortamlarında yeni teknolojilerin kullanımına yönelik beklentiler teknolojinin gelişimine paralel olarak artmaktadır. Bilgisayar, internet ve mobil teknolojilerin gelişmesi sayesinde eğitim ortamlarında iletişim ve etkileşimi arttıran birçok yeni uygulama ortaya çıkmıştır. Özellikle, ilerleyen teknoloji ile ortaya çıkan artırılmış gerçeklik teknolojilerinin eğitimde kullanım alanları yaygınlaşmakta ve bu teknolojilerin kullanımı kolaylaşmaktadır. Son yıllarda eğitsel olarak kullanılabileceği düşünülen artırılmış gerçeklik teknolojilerinden biride Google firmasının ürettiği “Google Glass” teknolojisidir. Artırılmış gerçeklik teknolojisi olarak farklı kullanım alanlarıyla, kullanıcılarına hizmet etmeye çalışan Google Glass’ın farklı birçok yeni teknoloji gibi eğitim alanında da kullanılmasına yönelik tartışmalar ve araştırmalar artmaktadır. Bu çalışma ile artırılmış gerçeklik teknolojileri ve ülkemizde henüz satışa sunulmayan Google Glass teknolojisi hakkında bilgi verilerek bu teknolojinin eğitimde kullanımı konusunda yapılan çalışmalar incelenmiş ve önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Artırılmış geçeklik, Eğitim, Google Glass.

Augmented Reality in Education: Google Glass Case
Extended Abstract
The expectations on the use of new technologies in the educational environment are increasing in line with the advances in technology. Numerous new applications that enhance communication and interaction in educational environments have emerged thanks to the advances in the computer, Internet and mobile technologies. The augmented reality technologies, emerged as a result of the advances in technology in particular, are becoming widespread and easy to use in the educational areas. The importance of the augmented reality technologies, which are thought to contribute to the experience-based learning in learning environments, and their widespread implementation, that is the wearable technologies are expected to increase further. In this sense, it's important to familiarize educators with these technologies. Wearable technology products based on augmented reality technology can have a wide variety of forms, such as hats, glasses, t-shirts, watches, shoes or accessories. One of the wearable technologies that could be used for educational purposes is the "Google Glass" technology, produced by Google Inc. in recent years. With its structure that resembles an eyeglass frame, the Google Glass product feels just like wearing goggles.
Google Glass has a camera capable of taking photographs of 5 megapixels in resolution and shooting videos in 720p resolution. Google Glass has a video output device at the top of the right eye part, which looks like a glass and provides a 640x360-pixel resolution video output. The images generated by the video output are displayed in high resolution equivalent of a 25 inch screen from 2.5 meters in front of the user. The device has a microphone and a touchpad that runs alongside the right hand side of the frame for navigation; and, the user may either navigate through the touchpad or via voice over the microphone. Google Glass has a variety of applications that allow making multiple video calls, Internet calls and query locations on the map over the Internet connection; and, new applications are constantly being developed and can be tested by users.
Debates and research on the use of Google Glass, which serves users with the different uses of augmented reality technology, in education field continue to increase, as in many various new technologies. In this study, information is given about the augmented reality technologies and the Google Glass technology, which is not sold in Turkey yet, and the studies on the use of this technology in education were examined and recommendations are made. Looking at the studies on the use of Google Glass in education (Google Glass Used, 2013; Hicks, 2013; Pradesh, 2013; Steakley, 2013), it is observed that only the usability of a new technology for educational purposes is investigated in general. It can be said that the projects directly supported by Google in particular are aimed to help creating new ideas on the usage of the product tested by the users. However, the fact that the study procedures and results are published by the third parties --not by the same research team-- is the missing point in these studies in general. Therefore, information on the overall study process and results can only be obtained indirectly. Studies on the use of Google Glass in education are carried out in a narrow frame because of the limitations of the study groups and the lack of commercial sales of the product. After commercial, widespread sales of the product, however, this product will be available for much larger mass of students and researchers.
It is thought that it will be needed to conduct studies on the use of Google Glass in education in Turkey. In its present state, Google Glass can especially be used in the secondary education and higher education in Turkey. Studies are thought to be conducted on the utilization of Google Glass in education effectively and efficiently, especially by making use of the works of the education technology experts and instructional designers in Turkey. In addition, Google Glass technology can be considered within the framework of the “Movement of Enhancing Opportunities and Improving Technology” project, known as FATIH project, which is implemented for technology integration in schools in Turkey, and can be used in the demonstration/application activities performed by teachers in particular, or can be used to reflect the highlighted points on to the smart boards in the classroom. Google Glass may also be used in higher education institutions with purposes similar to those in secondary education; and, can also be used for purposes such as gaining experience in practice-based courses, virtual field trips, preparation of evaluation images to be used in field trips, or for real-time courses given by lecturers in different universities simultaneously.
Keywords: Augmented reality, Education, Google Glass.
Although researchers have studied problematic Internet use for almost a decade, there is a dearth of quantitative models to describe this phenomenon. We aimed to create a structural equation model by which we explored the extent to which... more
Although researchers have studied problematic Internet use for almost a decade, there is a dearth of quantitative models to describe this phenomenon. We aimed to create a structural equation model by which we explored the extent to which the functions of the Internet use, cognitive absorption, and depression affected and explained an individual’s problematic Internet use. In 2011 and 2012 years, 244 high school students (117 boys and 127 girls) participated in this study to complete the Problematic Internet Use Scale, the Cognitive Absorption Scale, the Beck Depression Inventory, and the Internet Use Function Questionnaire. We found that the students’ functions of Internet use, cognitive absorption, and depression explained the problematic Internet use to some extent.
The main purpose of the study is to investigate the effect of the blended learning and face-to-face learning on students' academic achievements and transfer of learning. The first aim of the study is to analyse the students' academic... more
The main purpose of the study is to investigate the effect of the blended learning and face-to-face learning on students' academic achievements and transfer of learning. The first aim of the study is to analyse the students' academic achievements to determine the change of theoretical knowledge in terms of the instructional method applied in this study. However, students' performances during the learning process are not always a good indicator. Therefore, the second aim of the study is to examine transferring students' theoretical knowledge to their educational multimedia projects. For this purpose, 14 weeks of pre- and post-test experimental study is designed. The study is administered through an educational technology course in which students learn how to develop educational multimedia materials. The participants are undergraduate pre-service teachers; they are assigned randomly to the experimental and control group. While the experimental group has both online and classroom sessions, the control group has only face-to-face classroom sessions. Although there is no significant difference between the groups in terms of academic achievement, the students in the blended group are more successful in transferring their knowledge to their projects than the ones in the face-to-face group. In conclusion, the results show that the blended learning approach has a positive effect on the transfer of learning.
This study investigated the relationship among loneliness, self-esteem, life satisfaction, and Internet addiction. Participants were 384 university students (114 males, 270 females) from 18 to 24 years old from the faculty of education in... more
This study investigated the relationship among loneliness, self-esteem, life satisfaction, and Internet addiction. Participants were 384 university students (114 males, 270 females) from 18 to 24 years old from the faculty of education in Turkey. The Internet Addiction, UCLA Loneliness, Self-esteem, and Life Satisfaction scales were distributed to about 1000 university students, and 38.4% completed the survey (see Appendix A and B). It was found that loneliness, self-esteem, and life satisfaction explained 38% of the total variance in Internet addiction. Loneliness was the most important variable associated with Internet addiction and its subscales. Loneliness and self-esteem together explained time-management problems and interpersonal and health problems while loneliness, self-esteem, and life satisfaction together explained only the interpersonal and health problems subscales.
The aim of this study is to investigate pre-service teachers’ Internet addiction in terms of gender, Internet accessibility, loneliness and life satisfaction. Statistical analyses were completed on the data by the 247 pre-service teachers... more
The aim of this study is to investigate pre-service teachers’ Internet addiction in terms of gender, Internet accessibility, loneliness and life satisfaction. Statistical analyses were completed on the data by the 247 pre-service teachers that filled the surveys completely. According to findings, pre-service teachers’ level of loneliness and Internet addiction scores is low while their life satisfaction scores are high. Male participants are more addicted to the Internet than female participants. Also those, males and females, who had Internet access, had more tendencies to be addicted to the Internet. There is evidence to indicate a positive correlation between loneliness and Internet addiction, and negative correlation between life satisfaction and Internet addiction. Based on the results several different suggestions are made for continuing research in this field
In this study, the relationship between primary school students’ computer and Internet usage rates and their reading habits were examined. Data were collected over the Internet by online survey. The population of the research consisted of... more
In this study, the relationship between primary school students’ computer and Internet usage rates and their reading habits were examined. Data were collected over the Internet by online survey. The population of the research consisted of all students attending 5th, 6th, 7th and 8th grades in primary schools in Konya. The research was carried out by a survey model. Frequency, percentage and ratio techniques used for descriptive
analysis and binomial regression technique were used for the relational analysis. Ratios and percentages were reported by the tables and graphics. Findings were discussed and interpreted with the related literature.
"Elinizdeki kitap Konya’daki tüm ilköğretim öğrencilerinin kitap okuma davranışlarını ortaya koyan kapsamlı bir çalışmadır. Çalışmaya yaklaşık 20.000 ilköğretim öğrencisi katılmıştır. Bu öğrenciler, şehir merkezi, ilçe, belde ve köydeki... more
"Elinizdeki kitap Konya’daki tüm ilköğretim öğrencilerinin kitap okuma davranışlarını ortaya koyan kapsamlı bir çalışmadır. Çalışmaya yaklaşık 20.000 ilköğretim öğrencisi katılmıştır. Bu öğrenciler, şehir merkezi, ilçe, belde ve köydeki ilköğretim kurumlarının tamamından araştırmaya dâhil olmuşlardır.
Yine bu çalışmayla birlikte 2000 ilköğretim ve ortaöğretim okuluna 60.000 kitap dağıtılmasına vesile olmak bizler için ayrıca mutluluk kaynağı olmuştur."
Elinizdeki kitap Konya’daki bütün ortaöğretim öğrencilerinin kitap okuma davranışlarını ortaya koyan kapsamlı bir çalışmadır. Çalışmaya yaklaşık 10.000 ortaöğretim öğrencisi katılmıştır. Bu öğrenciler, şehir merkezi, ilçe ve beldelerdeki... more
Elinizdeki kitap Konya’daki bütün ortaöğretim öğrencilerinin kitap okuma davranışlarını ortaya koyan kapsamlı bir çalışmadır. Çalışmaya yaklaşık 10.000 ortaöğretim öğrencisi katılmıştır. Bu öğrenciler, şehir merkezi, ilçe ve beldelerdeki ortaöğretim kurumlarının tamamından araştırmaya dahil olmuşlardır.
Research Interests:
Research Interests:
19. yüzyıla kadar örgün eğitimde dersler genellikle okuma-yazma eğitimi şeklinde gerçekleştirilmekteydi. Bunun yanında bazı araştırmacılar eğitimde öğrenciyi yönlendirecek bazı arayüzlerin etkilerini araştırmaya başlamışlardı. 20.... more
19. yüzyıla kadar örgün eğitimde dersler genellikle okuma-yazma eğitimi şeklinde gerçekleştirilmekteydi. Bunun yanında bazı araştırmacılar eğitimde öğrenciyi yönlendirecek bazı arayüzlerin etkilerini araştırmaya başlamışlardı. 20. yüzyılda ise öğrenme üzerinde düşünceler değişirken, birçok teknoloji ve bilgi kaynağı sınıflara girmiş ancak bunlar davranışçı eğitim yaklaşımı altında beklenen etkiyi verememiştir. 20. yüzyılın son dönemlerinde ise teknolojinin etkili ve verimli bir öğrenme sağlayabilmesi için yapılandırmacı öğrenme bağlamında ele alınması gerektiği düşüncesi yaygınlaşmış ve bu durum eğitimde teknoloji kullanımına farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. Özellikle bilgisayar ve mobil teknolojiler ile birlikte grafik arayüz sistemleri ve Web 2.0 teknolojisinin gelişimi eğitimde etkileşimli dijital ortamların oluşturulmasına imkan vermiştir.
Eğitim alanında da kullanım imkânı bulan sanal gerçeklik ortamları bilgisayarlar tarafından oluşturulan üç boyutlu sanal alanlarda gerçek yaşam deneyimlerinin sağlandığı ortamlardır. Bunun yanında bir sanal gerçeklik alanı olan artırılmış gerçeklik teknolojisi ile hem bilgisayar tarafından oluşturulan sanal nesnelerin hem de gerçek dünya nesnelerinin etkileşim halinde kullanılabildiği ortamlar oluşturulmaya başlanmıştır. Hem sanal gerçeklik hem de artırılmış gerçeklik ortamları öğrencilerin kontrollü ortamlarda öğrenme etkinliklerini gerçekleştirerek sanal öğrenme deneyimi kazanmalarını sağlamaktadır.
Teknolojinin gelişimine paralel olarak eğitimin yürütülmesinde de değişimler yaşandığı ve buna bağlı olarak bireysel öğrenme fikrinin önem kazandığı ortadadır. Gelişen teknolojilerin katkısı ile eğitim ve öğretim, öğretmen merkezli olmaktan çıkarak fiziksel ortamlardan bağımsız yürütülebilir hale gelmektedir. Özellikle son yıllarda sanal ve arttırılmış gerçeklik uygulamalarının eğitime etkisi eğitimcilerin ve araştırmacıların dikkatini çekmektedir. Bu bağlamda, bu bölümde sanal ve arttırılmış gerçeklik uygulamalarının tanıtımı ve eğitimde kullanılması üzerinde durulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Sanal gerçeklik, Artırılmış gerçeklik, Eğitim uygulamaları
The past decade has seen plenty of studies focusing on Internet use and Internet addiction. This is because the Internet provides information about variety of topics all over world and is easily accessed. Arguments concerning the... more
The past decade has seen plenty of studies focusing on Internet use and Internet addiction. This is because the Internet provides information about variety of topics all over world and is easily accessed. Arguments concerning the association between excessive use and Internet addiction are ongoing. There is not yet a clear, consensus definition of Internet addiction. In this chapter, we discuss previous research and implications for future studies regarding Internet addiction and its most studied psychosocial variables: depression, loneliness, social anxiety, self-esteem, life satisfaction, and social support.

Keywords: Internet Addiction, Psychosocial Variables, Depression, Loneliness, Social Anxiety, Self-Esteem, Life Satisfaction, Social Support
Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin Bilişim Teknolojileri Rehber (BTR) öğretmenliğine yönelik algılarını metaforlar aracılığıyla belirlemektir. Bu doğrultuda öğretmenlerin BTR öğretmenliğine yönelik ortaya koydukları metaforların hangi... more
Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin Bilişim Teknolojileri Rehber (BTR) öğretmenliğine yönelik algılarını metaforlar
aracılığıyla belirlemektir. Bu doğrultuda öğretmenlerin BTR öğretmenliğine yönelik ortaya koydukları metaforların
hangi kavramsal kategoriler altında toplandığı incelenmiştir. Bu amaçla, çeşitli branşlarda görev yapan
öğretmenlerden (n=245), “Bilişim Teknolojileri Rehber (BTR) Öğretmenliği
..................... gibidir/benzer, Çünkü .....................” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. Elde edilen ham veriler, hem nitel
hem de nicel veri çözümleme teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, katılımcılar Bilişim
Teknolojileri Rehber öğretmenliğine yönelik toplam 220 adet geçerli metafor üretmiştir. Bu metaforlar ortak özellikleri
bakımından irdelenerek altı farklı kavramsal kategori altında toplanmıştır. Bunlar; 1) Teknik Servis, 2) Teknoloji Rehberi,
3) Teknoloji Lideri, 4) Yenilikçi, 5) Aranan İnsan, 6) Gereksiz Eleman şeklindedir. Araştırma sonunda elde edilen bulgular
tablo ve şekiller ile görselleştirilerek anlaşılır bir şekilde sunulmuştur.
Research Interests:
Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojileri hızla gelişmektedir. Bunun sonucunda eğitimde teknoloji kullanımı her geçen gün artmaktadır. Artık bireyler bilgiyi ezberleyen değil onu etkin bir şekilde kullanarakbilgiyi yapılandırabilen ve... more
Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojileri hızla gelişmektedir. Bunun sonucunda eğitimde teknoloji kullanımı her
geçen gün artmaktadır. Artık bireyler bilgiyi ezberleyen değil onu etkin bir şekilde kullanarakbilgiyi yapılandırabilen
ve karşılaşılan problemleri çözebilen olmalıdır. Araştırmalar eğitimde teknoloji kullanımının bilgiyi etkin kullanmaya
zemin oluşturduğunu göstermektedir. Bu bağlamda bireylerinistenen yeterliliklere sahip olması için bilgi
teknolojilerini etkin bir şekilde kullanabilmesi gerekmektedir. Buaraştırmada meslek yüksekokulu öğrencilerinin bilgi
teknolojinden yararlanma düzeyleri ile akademik başarıları arasındaki ilişki incelenecektir. Öğrencilerin bilgi
teknolojilerini kullanma düzeyleri, bilgi teknolojilerinden yararlanma düzeylerini tespit etmek için geliştirilen likert tipi
ölçekle ölçülerek, elde edilen bulgular öğrencilerin mevcut durumdaki akademik not ortalamaları ile karşılaştırılarak
analiz edilecektir. Araştırmanın bulguları şekiller ve tablolar ile görselleştirilerek sunulacaktır. Elde edilen bulguların daha
sonra ilgili alanlarda yapılacak çalışmalara ışık tutması beklenmektedir.
Research Interests:
Oyunlaştırma teknolojisi, oyun olmadığı halde kullanıcıyı ortama bağlamak ya da ortamın kullanımını arttırmak için tasarlanmış oyun bileşenlerini kullanan teknolojiye denilmektedir. Bu bağlamda kullanıcının motive edilmesi, yeni bir... more
Oyunlaştırma teknolojisi, oyun olmadığı halde kullanıcıyı ortama bağlamak ya da ortamın kullanımını arttırmak
için tasarlanmış oyun bileşenlerini kullanan teknolojiye denilmektedir. Bu bağlamda kullanıcının motive edilmesi,
yeni bir şeyler öğrenmesi veyahut öğrenilenlerin tekrar edilmesi, rekabet ve işbirliğinin sağlanması vb. gibi
davranışları içeren çalışmaları kapsamaktadır. Oyunlaştırma normal bireylerin eğitiminde kullanılabileceği gibi özel
gereksinim gerektiren bireylerin eğitiminde kullanılmalıdır. Özel gereksinimli bireyleri hayata kazandırmak ya da temel
ihtiyaçlarını karşılamak için bazı düzenlemeler mevcuttur. Ancak bu bireyler, okul başarısı ya da okul iklimi konusunda
istenilen düzeye ulaşamamaktadırlar. Alanyazında bu bireylerin sınıf ortamında ipucu ile öğretim, gösterip yaptırma ya
da dramatizasyon etkinliklerinde geleneksel eğitime göre daha başarılı oldukları ve motivasyonlarının arttığına yönelik
çalışmalar mevcuttur. Bu nedenle dersin teknolojik bir ortama taşınması ve buna ek olarak oyunlaştırma bileşenlerinin de
kullanılması derse olan motivasyonu ve adaptasyonu artıracağı öngörülmektedir. Özel gereksinime sahip hafif düzeyde
zeka geriliği olan ya da öğrenme güçlüğü çeken kaynaştırma öğrencilerini normal sınıf ortamından ve arkadaşlarından
uzaklaştırmadan, geleneksel eğitiminin yanısıra oyunlaştırma teknolojisi ile derse ve sınıfa bağlanabileceği
düşünülmektedir. Çünkü bu bireylerin en büyük sıkıntısı derse adapte olamamaları ve gerekli motivasyonun
sağlanamamasıdır. Bu çalışmada oyunlaştırma, oyunlaştırma bileşenleri ve mevcut uygulamaları, kaynaştırma öğrencileri
ve temel gereksinimleri hakkında bir alan yazın taraması gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, kaynaştırma
öğrencilerinin en çok hangi alanlarda başarısız olduğu, başarıya nasıl ulaşabileceği ve oyunlaştırmanın bu başarıya
etkisi olup olmayacağı incelenerek gelecek çalışmalara yönelik öneriler sunulmuştur.
Research Interests:
Teknoloji alanındaki çalışmalarda İnsan Bilgisayar Etkileşimi oldukça önemli bir yere sahiptir ve bu konudaki çalışmalar gittikçe artmaktadır. İnsan gibi düşünen ve davranan sistemlerin yanı sıra insani duyguları olan sistemlerde artık... more
Teknoloji alanındaki çalışmalarda İnsan Bilgisayar Etkileşimi oldukça önemli bir yere sahiptir ve bu konudaki
çalışmalar gittikçe artmaktadır. İnsan gibi düşünen ve davranan sistemlerin yanı sıra insani duyguları olan sistemlerde artık
mevcuttur. Duygularımızı okuyan ve ihtiyaçlarımıza cevap verebilen “duygusal zeka” düzeyine sahip telefonlar,
bilgisayarlar ve diğer elektronik cihazlar hayatımızda yerini almaya başlamıştır. Bu bağlamda insanların duygularını hesaba
katarak yeni ortamlar oluşturmayı veya o ortamları daha etkileşimli ve nitelikli kılmayı amaçlayan yeni bir teknoloji
alanından bahsedebiliriz. Bu alan sayesinde, kameralar veya diğer sensörler kullanılarak analiz edilmesi istenilen
görüntüyü, sesi veya hareketi yakalayan, bunları işleyerek anlamlı bütünler elde eden ve algoritmalar oluşturan sistemler
bulunmaktadır. Bu alanyazın çalışmasında duyguları hedef alan insan bilgisayar etkileşiminin ürünü olan “duygusal
hesaplama” (affective computing) konusu üzerinde durulacaktır. İnsanların birbirleri ile iletişime geçmesinde sözlü
iletişimin yanı sıra sözsüz iletişimin de öneminin olması insan bilgisayar etkileşimde de duygusal hesaplama
çalışmalarının çıkış noktası olmuştur. Duygusal hesaplama çalışmalarında beden dilimiz, yüz ifadelerimiz, sesimizin tonu,
şiddeti ve hızı vb. kategoride ortaya çıkan veriler analiz edilmektedir. Bu çalışmada yüz okuma sistemindeki temel
modellemelere, yüz imgelerinin yüz ifadelerine nasıl dönüştürüldüğü ve analiz edildiğine değinilmiştir. 2D modelleri ve
3D modellerinin çalışma mantığı ve analiz etme biçimleri üzerine durulmuştur. Ayrıca kişiler arası konuşmaların da tahlil
edilebileceği gibi sesin dalgasındaki değişim, şiddet, hız ve vurguları da ele alan duygusal konuşma sistemi hakkında bilgi
verilmiştir. Bu konuda genel olarak yapılan çalışmalar incelenmiş ve eğitim alanındaki uygulamalara yer verilmiştir.
Anahtar Sözcükler: duygusal hesaplama, eğitim çalışmaları
Research Interests:
Bilim ve teknolojideki gelişmeler neticesinde, eğitim teknolojilerinde de yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Robot teknolojilerinin gelişmesi tüm bilim dallarını etkilediği gibi eğitim alanında da robot kullanımı, araştırma konusu olmuştur.... more
Bilim ve teknolojideki gelişmeler neticesinde, eğitim teknolojilerinde de yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Robot teknolojilerinin gelişmesi tüm bilim dallarını etkilediği gibi eğitim alanında da robot kullanımı, araştırma konusu olmuştur. Eğitimde yeni trendcler arasında kendine yer bulan robotik setler, disiplinlerin uygulama alanlarında çokça kullanılmaktadır. Çünkü araştırmalar, öğrencilerin yaparak yaşayarak kalıcı öğrenme elde ettiklerini göstermektedir. Anaokulu seviyesinden lisans seviyesine kadar tüm eğitim seviyelerinde, robot kullanımının, ilgili derslere ve derslerdeki kazanımlara etkileri araştırılmıştır ve araştırılmaya devam edilmektedir. Bu araştırmada, tüm dünyadaki temel veri tabanlarında yer alan makalelerincelenecektir. Araştırmada, özellikle son yıllarda yayımlanan makaleler incelenerek eğitimde robot kullanımında güncel eğilimler elde edilecektir. Alanyazında yapılan çalışmalar, belirlenen kriterlere ve kategorilere göre analiz edilecektir.Araştırmanın bulguları tablo ve şekiller halinde görselleştirilerek sunulacaktır. Çalışmadan elde edilen bulguların, eğitimde robotik kullanımı konusunda yapılacak çalışmalara çeşitli boyutlarda ışık tutması beklenmektedir.
Research Interests:
Bu araştırmanın amacı okul deneyimi dersini alan öğretmen adaylarının okullarda gerçekleştirdikleri deneyimlere yönelik görüşlerini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan durum... more
Bu araştırmanın amacı okul deneyimi dersini alan öğretmen adaylarının okullarda gerçekleştirdikleri
deneyimlere yönelik görüşlerini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmada nitel araştırma
yöntemlerinden biri olan durum çalışması deseni uygulanmıştır. Veriler açık uçlu 4 sorudan oluşan yarı
yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak
analiz edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu çeşitli üniversitelerin eğitim fakültelerinde Okul Deneyimi dersini
alan 20 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde, genel olarak Okul Deneyimi dersi
kapsamında öğretmen adayları okullarda olumlu yönde deneyimler geçirdiklerini göstermektedir. Öğretmen
adaylarının okul deneyimi sürecinde yaşadıkları sorunlar incelendiğinde ise; bir öğretmende olması gereken
özelliklerin tam olarak oluşmamasından kaynaklanan, sınıf hâkimiyetini sağlayamama, öğrencilere karşı nasıl
davranılacağını bilememe ve öğrenciler üzerinde otorite kuramama gibi sorunlarla karşılaştıkları görülmektedir.
Bunun yanı sıra okul yönetici ve öğretmenlerin olumsuz tutumları da öğretmen adaylarını etkilemekte ve
öğrencilerle sağlıklı iletişim kurmalarına engel olmaktadır.
Research Interests:
Eğitim ve öğretimdeki ihtiyaçların her geçen gün değişmesi eğitim sisteminde de yenilikleri mecburi kılmıştır. Dünyada ve ülkemizde bilgi-işlemsel düşünme ve kodlama 21. yüzyılın ihtiyaçlarına göre önem kazanmış ve eğitim sistemi... more
Eğitim ve öğretimdeki ihtiyaçların her geçen gün değişmesi eğitim sisteminde de yenilikleri mecburi kılmıştır.
Dünyada ve ülkemizde bilgi-işlemsel düşünme ve kodlama 21. yüzyılın ihtiyaçlarına göre önem kazanmış ve
eğitim sistemi içerisinde de yerini bulmuştur. Son yıllarda birçok ülke de okul öncesinden başlayarak kodlama ve
hesaplamalı düşünme becerisini geliştirecek dersler verilmeye başlanmıştır. Bu çalışmada, ilkokulda sınıflarında
kodlama eğitimini kendi imkanları ve insiyatifleri doğrultusunda serbest etkinlik ders saatleri içerisinde uygulayan
sınıf öğretmenlerinin deneyim ve tecrübelerinden istifade ederek ülkemizde ilkokulda kodlama eğitimine yönelik
durum ortaya konulmaya çalışılacaktır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması
gerçekleştirilecektir. Ülkemizin çeşitli illerinde görev yapmakta olan ve kendi istekleri ile serbest etkinlik
saatlerinde kodlma eğitimi gerçekleştiren sınıf öğretmenlerinden yarı yapılandırılmış görüşme soruları
hazırlanarak yapılan görüşmeler sonucunda veriler toplanmıştır. Veri analizi sonucunda elde edilen bulgular
sunulmuştur. Araştırmanın bulgularının ilkokulda kodlama eğitimine yönelik mevcut durum konusunda bir bakış
açısı sunacağı ve bu bağlamda ileriki çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.
Research Interests:
Günümüzde hızla gelişen teknolojiye yetişmek, uyum sağlamak, tüketen bir toplum olmaktan sıyrılıp üreten bir toplum haline gelebilmek için geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitimi daha fazla önem kazanmıştır. Bu doğrultuda ortaokullarda... more
Günümüzde hızla gelişen teknolojiye yetişmek, uyum sağlamak, tüketen bir toplum olmaktan
sıyrılıp üreten bir toplum haline gelebilmek için geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitimi daha fazla önem
kazanmıştır. Bu doğrultuda ortaokullarda okutulan Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi öğretim programı
günümüz koşullarına uygun olarak güncellenmeye çalışılmaktadır. 2017 yılında yayınlanmış olan taslak
öğretim programı incelendiğinde sadece ilkokul ve ortaokul Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi için yeni
bir çalışma yapıldığı görülmektedir. Ortaokul 7. ve 8. sınıfta Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi seçmeli
dersler arasında yer almakta, ülkemizdeki TEOG sınav sistemi nedeni ile öğrenciler genellikle sınava hazırlık
yapabileceği temel dersleri seçmekte, seçmeli Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersini tercih etmemektedir.
Ortaokul 5.ve 6. sınıf Bilişim Teknolojileri ve Yazılımdersi kazanımları incelendiğinde kodlama (hesaplı
düşünme) için 5. sınıfta 32 saat, 6. sınıfta 50 saatlik bir süre ayrıldığı görülmektedir. 5. sınıf kazanımlarının
birçoğu 6. sınıf kazanımlarında tekrarlanmaktadır. Kodlama öğretimi için ortaokul taslak öğretim programı
kazanımlarında kodlamaya yer verilmiş, ancak kodlamanın öğretilmesi ve öğrenilmesi için yeterli süre
belirlenmemiştir. Ayrıca günümüzde kodlamanın somut ürünü olarak değerlendirilen robot
programlamanın öğretilmesine yönelik hiçbir kazanım içermemektedir. Robot programlama öğretilmesi
21. yüzyılın önemli konularından biri haline gelmiştir. Bu yüz yılda robot teknolojisinin gelişimi için
araştırmalar, yatırımlar, ayrılan maddi kaynaklar arttırılmış, yeni iş kolları ortaya çıkmış, hayal gücünün
ortaya koyulmasının önemi vurgulanır hale gelmiştir. Küçük yaşlardaki öğrencilerin hayal güçlerinin sınırsız
olduğunu varsaydığımızda, öğrencilere küçük yaşlardan başlayarak kodlama ve robot programlamanın
mantığının kavratılmasının önemini daha iyi anlamış oluruz. Bu sebeple geleceği şekillendirecek olan
öğrencilerimizin eğitiminde robot programlamanın önemi giderek artmaktadır. 6. sınıfta tekrar eden
kazanımların yerine kodlama ve programlama ile ilgili kazanımları arttırarak, günümüzde önemini her
geçen yıl daha da arttıran kodlama ve robot programlamayı öğrencilerimize öğretme imkanı bulabiliriz.
Bu çalışmanın amacı son birkaç yılda üzerinde daha fazla durulan kodlama ve robot eğitimine
yönelik içeriğin bir eğitim öğretim yılı içerisinde uygulamaya dayalı olarak nasıl olabileceği hakkında bir
öneri getirmektir. Bu bağlamda;
Çalışmada yaparak yaşayarak öğrenme modeli ile ortaokul 6.sınıf öğrencilerine Scratch
programında algoritma ve program yazma mantığını öğrettikten sonra Scratch For Ardunio programında
robot programlama eğitimine nasıl geçebileceğimiz sistematik olarak incelenmiştir. Olgubilim çalışması
yöntemiyle yürütülen araştırmada öğrencilerin yaş seviyeleri ve hazır bulunuşluluk düzeyleri göz önünde bulundurularak, bir öğretim programı oluşturulmuştur. Bu öğretim programı oluşturulurken ilk olarak
programlama ve robot programlama için gerekli süre geçmiş yıllardaki deneyim ve gözlemlerden
yararlanılarak hesaplanmış, öğrencilerin robot programlama mantığını kavramaları için programlama ve
algoritma konuları kolaydan zora doğru uygulamalı örneklerle anlatılan taslak öğretim programı
oluşturulmuştur. Taslak öğretim programının değerlendirilmesinde bir uzman görüşü alınmış, gerekli
düzenlemeler yapılmıştır. Daha sonra çeşitli ortaokullarda çalışmakta olan 7 Bilişim Teknolojileri ve Yazılım
dersi öğretmenine 8 açık uçlu sorudan oluşan görüş formu yöneltilmiştir.
Elde edilen bulgular sonucunda hazırlanan taslak programın anlaşılır olduğu, öğretmen tarafından
kullanımının kolay olduğu görülmüştür. Bilişim Teknolojileri laboratuvarının ve programda kullanılan
maliyetli materyallerin MEB tarafından sağlanması durumunda programın etkili bir şekilde
uygulanabileceği yönünde görüş belirtilmiştir. Ayrıca öğretmenler öğretim programında yer alan Scratch
For Ardunio Programının kullanımı için hizmet içi eğitime ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir. Bu yönleriyle
hazırlanan öğretim programının kullanılabilir nitelikte Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi müfredatında
kodlamaya yönelik çalışmalarda uygulanabilir örnek bir öğretim programı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Research Interests:
Bu araştırmada teknolojiyle öykü türünü bir araya getiren dijital öykülerin, Türkçe öğretmeni adaylarının temel becerilerinin gelişimine etkisi ve dijital öykülere ilişkin algılarının incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma... more
Bu araştırmada teknolojiyle öykü türünü bir araya getiren dijital öykülerin, Türkçe öğretmeni adaylarının temel becerilerinin gelişimine etkisi ve dijital öykülere ilişkin algılarının incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma metodolojisiyle gerçekleştirilen araştırmada katılımcıların görüşlerinin belirlenmesi ve araştırılan olgulara yönelik oluşturulan problem cümlelerine cevap bulmak için olgu bilim (fenomenoloji) ve durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yoluyla belirlenmiş olup katılımcılar 2015 yılı güz döneminde Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümü 3. sınıfta öğrenim gören 35 öğrenciden oluşmaktadır. Öğretmen adaylarının “dijital öykü” kavramına ilişkin algılarını ortaya koyan metaforları tespit etmek amacıyla, araştırmacı tarafından hazırlanan Metafor Belirleme Formu (MBF) kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının dijital öyküleme sürecine ilişkin görüşlerinin tespit edilmesi için de araştırmacı tarafından hazırlanan “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu (YYGF)” formu kullanılmıştır. İki aşamadan oluşan araştırma sürecinde katılımcılara dijital öyküler ve bu süreçte gerçekleştirilecek uygulamalara ilişkin beş ders saatini kapsayan bir seminer verilmiştir. Bu seminer sürecinde dijital öykülerin oluşturulması, değerlendirilmesi ve kullanılacak programlar hakkında uygulamalı olarak bilgi verilmiştir. Bu sürecin ardından araştırmacı tarafından hazırlanan “Dijital Öykü El Kitabım” adlı kılavuz kitap tüm öğretmen adaylarına verilmiştir. Uygulama aşamasında her öğretmen adayı bir dijital öykü oluşturmuş ve ardından hazırlanan dijital öyküler değerlendirilmiştir. Uygulama sürecinin ardından öğretmen adaylarının dijital öykülere ilişkin algılarının ve dijital öykülerin temel becerilerinin gelişimine ilişkin görüşlerinin tespit edilmesi amacıyla yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler, içerik analiziyle değerlendirilmiş, oluşturulan kod ve temalar tablolar halinde öğretmen adaylarının görüşleriyle desteklenerek sunulmuştur. Araştırma sonucunda dijital öyküleme etkinliklerinin Türkçe öğretmeni adaylarının sırasıyla en çok yazma, teknoloji ve konuşma becerilerini geliştirdiği tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının dijital öykülerin en çok seslendirme aşamasını beğendiği, büyük çoğunluğunun bu aracı Türkçe dersinde kullanılacak etkin araç olduğu yönünde görüş bildirdiği ve öykü yerine dijital öyküyü kullanmayı tercih ettikleri tespit edilmiştir. Araştırmada ayrıca Türkçe öğretmeni adaylarının dijital öyküleri “Zihni Yapılandırma, Eğlendirici Bir Araç, Sürükleyici Bir Araç, Öğretici Bir Araç, Yansıtıcı Sanat” olarak algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlardan hareketle dijital öykülerin, öykü yazma sürecine yeni bir soluk getiren birçok becerinin aynı anda gelişimine olan sağlayan bir araç olduğu söylenebilir.
Research Interests:
Ters-Yüz Sınıf modeli yeni bir pedagojik model olmasına rağmen son yıllarda dünya çapında gerçekleştirilen çalışmalarla sık sık karşımıza çıkmaktadır. Bu modelde alt düzey bir beceri olan bilgi edinme sorumluluğu öğrenciye bırakılırken;... more
Ters-Yüz Sınıf modeli yeni bir pedagojik model olmasına rağmen son yıllarda dünya çapında gerçekleştirilen
çalışmalarla sık sık karşımıza çıkmaktadır. Bu modelde alt düzey bir beceri olan bilgi edinme sorumluluğu
öğrenciye bırakılırken; uygulama, problem çözme, yaratıcılık gibi üst düzey beceri gerektiren faaliyetler ise
sınıf içinde, öğretmen rehberliğinde gerçekleştirilir. Böylece öğretmenler geleneksel eğitimin aksine,
öğrencilerin pratik beceri, edinilen bilgiyi transfer edebilme, üretkenlik, işbirliği ve iletişim becerilerini
geliştirebilecekleri, grup çalışması yöntemi kullanabilecekleri ortamlar yaratmış olur. Öğretmen öğrencilerin
ders içeriklerine sınıfa gelmeden önce edinmelerini sağlayıp bilgi edinme sorumluluğunu öğrenene bırakır.
Geleneksel eğitimde evde yapılan ödevler bu modelde sınıf içi etkinlikleri formunda gerçekleştirilir. Ters-Yüz
Sınıf modeli çerçevesinde çeşitli araştırma yöntemleriyle gerçekleştirilmiş çalışmalarda bu modelin; akademik
başarı ve performans, motivasyon, eleştirel düşünme becerisi, öz yeterlilik, derse katılım, algı ve tutum gibi
değişkenler üzerinde etkililiği irdelenmiştir. Gerçekleştirilen literatür taraması ile Ters-Yüz Sınıf modelinin
tanımını, deneysel çalışmaları, örnek uygulamaları, avantaj ve dezavantajlarını, öğretmen, öğrenci ve ebeveyn
algılarını irdeleyen birçok çalışmaya rastlanmıştır. Buna rağmen Ters-Yüz Sınıf modelini etkili kılmak ve
dezavantajlarını gidermek için kullanılabilecek araçları derleyip tanıtan kaynakların yetersiz olduğu
görülmüştür. Mevcut çalışmanın amacı, bu eksikliği gidermek adına Ters- Yüz Sınıf modeli uygulamalarının
hangi aşamasında hangi araçların kullanılabileceği hakkında bilgi vermek ve bu araçları detaylı olarak
tanıtmaktır. Ayrıca seçilen araçlar mobil teknolojiler ile uyumlu olması yönüyle değerlendirilmiştir. Bu açıdan
çalışma, Ters-Yüz Sınıf modelini zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde uygulanması adına fayda
sağlayacaktır. Bu bilgilerin öğrenenlerin ihtiyaç anında ve kendi hızında öğrenmesi için gerekli olan mobil
teknolojilerle modelin güçlendirilmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Mevcut çalışmada literatür taraması
yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda özellikle modelin literatürde yer alan dezavantajlarını tespit edilmiş ve bu
sınırlılıkları gidermeye yönelik araçlara değinilmiştir. Ayrıca, 2012-2015 yılları arasında farklı ülkelerde Ters-
Yüz Sınıf modeli çerçevesinde gerçekleştirilmiş tez çalışmalarında kullanılan araçların derlendiği içerik analizi
çalışması verilerin de faydalanılmıştır. Bu çalışmanın Ters- Yüz Sınıf modelini derslerinde uygulamak isteyen
eğitmenler için kılavuz özelliği görmesi beklenmektedir. Ayrıca, model üzerinde çeşitli konuları irdeleyen
araştırmacılar için rehber rol üstleneceği öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: ters-yüz sınıf modeli, mobil teknolojiler, web tabanlı araçlar
Research Interests:
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte öğrenme ve öğretme süreçlerini ileri götürmek amacıyla çeşitli ülkelerde eğitime teknoloji entegrasyonu hareketleri olduğunu görmekteyiz. Türkiye'de de 2010 yılında bu amaçla FATİH (Fırsatları... more
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte öğrenme ve öğretme süreçlerini ileri götürmek amacıyla çeşitli
ülkelerde eğitime teknoloji entegrasyonu hareketleri olduğunu görmekteyiz. Türkiye'de de 2010 yılında bu
amaçla FATİH (Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) Projesi uygulamaya konulmuştur.
Türkiye'de eğitime teknoloji entegrasyonunu sağlamak için uygulanan bu proje; donanım ve yazılım altyapısının
sağlanması; eğitsel e-içeriğin sağlanması ve yönetilmesi; öğretim programlarında etkin BİT (Bilgi ve İletişim
Teknolojileri) kullanımı; öğretmenlerin hizmet içi eğitimi; bilinçli, güvenli, yönetilebilir ve ölçülebilir BİT
kullanımının sağlanması olmak üzere beş ana bileşenden oluşmaktadır. Projenin uygulanmasında, projenin
uygulayıcıları olan öğretmenlere büyük sorumluluk düşmektedir. Öğretmenlerin, eğitime teknoloji
entegrasyonunu başarılı bir şekilde sağlayabilmeleri için gerekli TPAB (Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi
yeterliklerine sahip olması gerekmektedir. Bu nedenle bu nitel durum çalışmasında; öğretmenlerin FATİH
Projesi'ne yönelik görüşleri TPAB bağlamında incelemiş, öğretmen görüşleri literatüre dayalı olarak
tartışılmıştır. Araştırmanın sonuçlarının FATİH Projesi'nin hedeflerine ulaşmasında büyük katkı sağlayacağı
düşünülmekte, alanyazında bundan sonra yapılacak olan çalışmalara ışık tutacağı öngörülmektedi
Research Interests:
Eğitim ortamlarında yeni teknolojilerin kullanımına yönelik beklentiler teknolojinin gelişimine paralel olarak artmaktadır. Bilgisayar, internet ve mobil teknolojilerin gelişmesi sayesinde eğitim ortamlarında iletişim ve etkileşimi... more
Eğitim ortamlarında yeni teknolojilerin kullanımına yönelik beklentiler teknolojinin gelişimine paralel olarak
artmaktadır. Bilgisayar, internet ve mobil teknolojilerin gelişmesi sayesinde eğitim ortamlarında iletişim ve etkileşimi
arttıran birçok yeni uygulama ortaya çıkmıştır. Özellikle, ilerleyen teknoloji ile ortaya çıkan artırılmış gerçeklik
teknolojilerinin eğitimde kullanım alanları yaygınlaşmakta ve bu teknolojilerin kullanımı kolaylaşmaktadır. Son yıllarda
eğitsel olarak kullanılabileceği düşünülen artırılmış gerçeklik teknolojilerinden biride Google firmasının ürettiği “Google
Glass” teknolojisidir. Artırılmış gerçeklik teknolojisi olarak farklı kullanım alanlarıyla, kullanıcılarına hizmet etmeye
çalışan Google Glass’ın farklı birçok yeni teknoloji gibi eğitim alanında da kullanılmasına yönelik tartışmalar ve
araştırmalar artmaktadır. Bu çalışma ile ülkemizde henüz satışa sunulmayan Google Glass artırılmış gerçeklik
teknolojisinin eğitimde kullanımı konusunda yapılan çalışmalar incelenerek, bu teknolojinin eğitimde kullanımı
konusunda önerilerde bulunulmuştur.
Research Interests:
Research Interests:
Günümüze kadar insanların öğrenmesinin sağlanması için hazırlanan temel öğrenim ortamı okullar olmuştur. Son yıllarda ise gelişen teknolojiler ve değişen eğitim yaklaşımlarının etkisinde öğrenme ortamları da değişmeye başlamıştır.... more
Günümüze kadar insanların öğrenmesinin sağlanması için hazırlanan temel öğrenim ortamı okullar olmuştur. Son yıllarda ise gelişen teknolojiler ve değişen eğitim yaklaşımlarının etkisinde öğrenme ortamları da değişmeye başlamıştır. Özellikle bilgisayar ve internet teknolojilerinin gelişmesi ve değişmesi ile yeni imkânlar ortaya çıkmıştır. Bu yeni imkânlardan faydalanılarak oluşturulan eğitim ortamlarından biride sanal öğrenme ortamlarıdır. Sanal öğrenme ortamları eğitimci ve öğrenci arasında çevirim içi öğrenmeyi de içeren, her türlü etkileşimi sağlayabilen elektronik ortamlardır. Son yıllarda sanal öğrenme ortamlarına olan ilginin artması ile bu alanda yapılan araştırmalarında arttığı görülmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmada Türkiye kaynaklı olarak yayınlanmış sanal öğrenme ortamları ile ilgili çalışmaların içerik analizi yöntemiyle incelenmesi hedeflenmiştir. Çalışma kapsamında 21’i alan yazın derleme çalışması olmak üzere toplam 52 çalışma incelenmiştir. İncelenen çalışmalar 1996-2014 tarihleri arasında yayınlanmış tez, makale ve bildirilerden oluşmaktadır. Çalışmaların büyük kısmı Türkçe olarak yayınlanmış olup az miktarda çalışma İngilizce olarak yayınlanmıştır. Çalışmalarda sanal öğrenme ortamı olarak en çok “Second Life” ortamının tercih edildiği görülmektedir. Araştırma yöntemi olarak en çok alan yazın derleme çalışmaları sonrasında ise nicel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Çalışmalarda veri toplama aracı olarak en çok ölçek uygulamaları kullanılmıştır. Verilerin analizi için çoğunlukla betimsel analiz yöntemi tercih edilmiştir. Örneklem sayısı olarak çoğunlukla “31-100” kişi aralığı seçilmiştir. Örneklemlerin eğitim düzeyi çoğunlukla lisans öğrencisi olarak tercih edilmiş ve örneklem seçiminde genellikle amaca uygun ve kolay ulaşılabilir örneklemler tercih edilmiştir. Sanal öğrenme ortamlarıyla ilgili yapılmış çalışmalarda incelenen değişkenler arasında en çok kullanılan değişken “Akademik Başarı”, en az incelenen değişken ise “Bilişsel Yük” olmuştur. İncelenen çalışmalar farklı amaçlar çevresinde yapıldığı için farklı sonuçlar ortaya koymuştur. Bu sonuçlar genel olarak incelendiğinde sanal öğrenme ortamlarının öğrenci başarısına olumlu yönde etkisi olan, somutlaştırmayı sağlayarak bilişsel yükü azaltan, sosyal ve işbirlikçi öğrenmeyi sağlayan ortamlar olduğu görülmektedir.
Research Interests:
Bu çalışmada öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerini arttıracak bir öğretim tasarımına yol göstermesi amacıyla öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerine yönelik mevcut durumun belirlenmesine yönelik bir ihtiyaç... more
Bu çalışmada öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerini arttıracak bir öğretim tasarımına yol göstermesi
amacıyla öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerine yönelik mevcut durumun belirlenmesine yönelik bir
ihtiyaç analizi çalışması yapılmıştır. Bu amaçla öğretmen adaylarına medya okuryazarlığı ölçeği ve açık uçlu sorulardan
oluşan bir anket uygulanmıştır. Çalışmanın örneklemini 44 öğretmen adayı oluşturmuştur. Çalışma grubundaki öğretmen
adaylarının %95.5’i (f=42) eğitim-öğretim hayatlarında medya okuryazarlığına ilişkin bir ders almadıklarını belirtmişlerdir.
Bu durum açık uçlu sorulara verilen cevaplar incelendiğinde öğretmen adaylarının medya ve medya araçları hakkında
yeterince bilgiye sahip olmadıkları sonucu ile de desteklenmektedir. Analiz sonuçlarına göre; öğretmen adaylarının medya
araçlarının güvenirliğini araştırmada yetersiz kaldıkları, medya konusunda yeterince bilinçli olmadıkları ve medya
okuryazarlığı eğitiminin bir ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmen adaylarının güvenilir bilgiye ulaşmalarını ve
gelecekte öğrencilerine doğru bilgiyi aktarmalarını sağlamak için eleştirel bir bakış açısı geliştirmelerini sağlayacak
eğitimlere ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmen adaylarının çoğunluğunun kendilerini medya okuryazarı olarak
değerlendirmemesi daha önceki maddelerden de anlaşılacağı üzere medya okuryazarlığı dersi almadıklarından ve yeterince
bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle öğretmen adaylarının medya okuryazarı olmalarını sağlamak
amacıyla öğretmen eğitimin belli kademelerine medya okuryazarlığı dersi eklenmeli, bu konuda çeşitli bilgilendirme
kursları yapılmalı, medya okuryazarı olmaları için girişimlerde bulunmaları teşvik edilmeli ve kaynak sağlamak amacıyla
gerekli araç gereçler temin edilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Medya, medya okuryazarlığı, öğretim tasarımı, ihtiyaç analizi
Research Interests:
20. yüzyılın başından beri tartışılan bir konu olan ve birçok kitle iletişim aracının kullanımının insan üzerindeki etkilerini ele alan medya okuryazarlığı ülkemiz açısından yeni bir kavram olmakla birlikte özellikle 2005 yılında Marmara... more
20. yüzyılın başından beri tartışılan bir konu olan ve birçok kitle iletişim aracının kullanımının insan
üzerindeki etkilerini ele alan medya okuryazarlığı ülkemiz açısından yeni bir kavram olmakla birlikte özellikle
2005 yılında Marmara Üniversitesinde düzenlenen Medya Okuryazarlığı konferansı sonrasında kitlelerin
dikkatini çekmeye başlamıştır. Aynı dönemde RTÜK tarafından başlatılan ve 2006 yılında Milli Eğitim
Bakanlığı ile imzalanan bir protokolle ilköğretim ikinci kademe öğrencilerine medya okuryazarlığı dersi seçmeli
olarak okutulmaya başlanmıştır. Bireylere medya okuryazarlığının kazandırılması ile kesin doğruyu verip
vermediği tartışmalı olan kitlesel medya araçlarına karşı eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmaları ve doğru bilgiyi
edinmeleri amaçlanmaktadır. Günümüzde toplumlar üzerinde medyanın önemi ve etkisi düşünüldüğünde
üniversite öğrencilerinin medya okuryazarlık düzeyleri önem arz etmektedir. Bu araştırma ile üniversite
öğrencilerinin medya okuryazarlıkları düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmaya 585 (290 Kız, 295 Erkek) üniversite öğrencisi katılmıştır. Sonuçlar üniversite öğrencilerinin medya
okuryazarlık düzeylerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Üniversite öğrencilerinin medya okuryazarlık
düzeylerinin incelendiği bu çalışmada erkek öğrencilerin kız öğrencilere, üst sınıflarda bulunan öğrencilerin alt
sınıflarda bulunan öğrencilere, yaş olarak daha üst gruplarda bulunan öğrencilerin daha alt gruplarda bulunan
öğrencilere, internet bağlantısına sahip olan öğrencilerin sahip olmayan öğrencilere, internette daha fazla zaman
geçiren öğrencilerin daha az zaman geçiren öğrencilere, düzenli kitap ve gazeteleri okuyan öğrencilerin
okumayan öğrencilere, not ortalaması yüksek olan öğrencilerin düşük olan öğrencilere, ailelerinin aylık geliri
yüksek olan öğrencilerin düşük olan öğrencilere göre medya okuryazarlık düzeylerinin daha yüksek olduğu
ortaya çıkmıştır. Ancak sosyal medya sitelerine üye olmanın, televizyon izleme oranın ve ebeveynlerin eğitim
durumunun öğrencilerin medya okuryazarlıkları üzerine bir etkisi bulunmamıştır.
Research Interests:
The purpose of this study is development, implementation and evaluation of an online multimedia learning environment for blended learning in consideration of instructional design, multimedia learning principles and blended learning... more
The purpose of this study is development, implementation and evaluation of an online multimedia learning environment for
blended learning in consideration of instructional design, multimedia learning principles and blended learning approach.
Therefore, the literature about instructional design models, multimedia learning principles and blended learning approach is
examined. As a result of the literature search, online learning environment features are determined. With the completion of
the preparations, the online multimedia learning environment is developed by the researchers. Then, six week experimental
implementation process is started. The study is conducted with 22 (10 male and 12 female) undergraduate students in
Turkey. At the end of the implementation process, students’ perceptions and views concerning the blended learning
approach and online multimedia learning environment are investigated. It is observed that the perception scores of the
students towards the blended learning approach and its implementation process are high. Also views of them about online
multimedia learning environment are usually positive. According to findings, online multimedia learning environment is
evaluated and discussed with relevant literature.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Bu çalışmada öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerini arttıracak bir öğretim tasarımına yol göstermesi amacıyla öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerine yönelik mevcut durumun belirlenmesine yönelik bir ihtiyaç... more
Bu çalışmada öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerini arttıracak bir öğretim tasarımına yol göstermesi amacıyla öğretmen adaylarının medya okuryazarlığı düzeylerine yönelik mevcut durumun belirlenmesine yönelik bir ihtiyaç analizi çalışması yapılmıştır. Bu amaçla öğretmen adaylarına medya okuryazarlığı ölçeği ve açık uçlu sorulardan oluşan bir anket uygulanmıştır. Çalışmanın örneklemini 44 öğretmen adayı oluşturmuştur. Çalışma grubundaki öğretmen adaylarının %95.5’i (f=42) eğitim-öğretim hayatlarında medya okuryazarlığına ilişkin bir ders almadıklarını belirtmişlerdir. Bu durum açık uçlu sorulara verilen cevaplar incelendiğinde öğretmen adaylarının medya ve medya araçları hakkında
yeterince bilgiye sahip olmadıkları sonucu ile de desteklenmektedir. Analiz sonuçlarına göre; öğretmen adaylarının medya araçlarının güvenirliğini araştırmada yetersiz kaldıkları, medya konusunda yeterince bilinçli olmadıkları ve medya okuryazarlığı eğitiminin bir ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmen adaylarının güvenilir bilgiye ulaşmalarını ve gelecekte öğrencilerine doğru bilgiyi aktarmalarını sağlamak için eleştirel bir bakış açısı geliştirmelerini sağlayacak eğitimlere ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmen adaylarının çoğunluğunun kendilerini medya okuryazarı olarak değerlendirmemesi daha önceki maddelerden de anlaşılacağı üzere medya okuryazarlığı dersi almadıklarından ve yeterince bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle öğretmen adaylarının medya okuryazarı olmalarını sağlamak amacıyla öğretmen eğitimin belli kademelerine medya okuryazarlığı dersi eklenmeli, bu konuda çeşitli bilgilendirme kursları yapılmalı, medya okuryazarı olmaları için girişimlerde bulunmaları teşvik edilmeli ve kaynak sağlamak amacıyla gerekli araç gereçler temin edilmelidir.

In this study, a needs analysis was conducted to increase teacher candidates' media literacy levels as a guide for an instructional design process. For this purpose, a media literacy scale and an open-ended questionnaire were used to collect data. 44 teacher candidates participated in the study. 95.5% of the teacher candidates (f=42) stated that they didn’t take a course related to media literacy before. This situation is also supported by the results while examining the teacher candidates’ answers given to open-ended questions that shows us they have got adequate information about media and media devices. According to results; it was found that teacher candidates were inadequate to assess the reliability of the media and were not conscious about the media. Therefore; the teacher candidates need a media literacy education to develop a critical perspective towards media products. The majority of the teacher candidates think that they are not media literate because they didn’t receive a media literacy course and have enough information before. Consequently, media literacy courses must be added to teacher education programs and in this subject variety of courses should be made for more information. Also, teacher candidates should be encouraged to attend media initiatives and the necessary resources should be provided.
ÖZET Son yıllarda bilişim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler eğitim ortamlarını da hızla değiştirmekte ve dönüştürmektedir. Ülkemizde de okullarda bilişim teknolojilerinin (BT) entegrasyonu devlet politikası olarak sürdürülmekte,... more
ÖZET
Son yıllarda bilişim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler eğitim ortamlarını da hızla değiştirmekte ve dönüştürmektedir. Ülkemizde de okullarda bilişim teknolojilerinin (BT) entegrasyonu devlet politikası olarak sürdürülmekte, değişim ve gelişim süreci yeni projelerle devam etmektedir. Okullarda teknolojinin etkili entegrasyonu ancak öğretmenlerin bu teknolojileri doğru ve etkin kullanabilmeleri ile mümkün olacaktır. Bu açıdan bakıldığında öğretmenlerin sınıflarında bilişim teknolojilerini kullanabilmelerine yönelik algıları önem kazanmaktadır. İlgili literatüre göre, öz-yeterlik algısı yüksek olan bireyler bir işi başarmak için büyük çaba göstermekte, olumsuzluklarla karşılaştıklarında kolayca geri dönmemekte, ısrarlı ve sabırlı davranmaktadırlar. Öğretmenlerin bilişim teknolojileri öz-yeterlik algılarının saptanması ve geliştirilmesi, onların bilişim teknolojilerini öğretim faaliyetlerinde etkili olarak kullanabilmelerini sağlayacaktır. Bu nedenle bu araştırmanın amacı öğretmenlerin bilişim teknolojilerine yönelik öz-yeterlik algılarını bazı değişkenler açısından inceleyerek, mevcut durumu ortaya koymaktır. Öğretmenlerin sınıflarında teknoloji ve bilgisayar kullanımlarında yönelik çeşitli araştırmalar olmasına rağmen son yıllarda bu alanda ortaya çıkan yeni teknolojileri de dikkate alarak bu teknolojilere yönelik öz-yeterlik algılarının ortaya konulması fayda sağlayacaktır. Bu amaçla veri toplama aracı olarak Ekici, Ekici ve Kara’nın (2012) geliştirdikleri “Bilişim Teknolojileri Öz-yeterlik Algısı Ölçeği” kullanılarak öğretmenlerden veri toplanmıştır. Elde edilen veriler analiz edilerek, bulgular ilgili literatüre göre tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Öğretmenler, Bilişim Teknolojileri, Öz-yeterlik Algısı 

EXTENDED ABSTRACT
As the technology is improving in the whole world as well as in our country, the influence of the technology on education processes is also increasing, and a change is being observed in education based on Information and Communication Technologies (ICT). In order to complete this change and improvement in education, the attitudes, judgments, self-efficacy levels of the teachers who will apply these changes on education gain importance. In the integration process of the technology with education, it is crucial for teachers to be able to use the technology with efficacy in the classroom. In order to ensure this, teachers need to have the belief of self-efficacy in terms of ICT. Self-efficacy is the belief in oneself about having the necessary skills to do a job successfully. If the self-efficacy perception of people is high, they will spend great effort to succeed in their jobs; and in case of a negative situation, they will not give up easily, stay firm, patient and persistent. For this reason, the self-efficacy perception is a vital factor in education and has to be emphasized. Moreover, individuals with higher self-efficacy levels in technology react in a mild manner to the new technological advances and adapt themselves better to the technological developments. For these reasons, the aim of this study is to determine the current status of the self-efficacy perceptions of teachers about ICT, and to examine these perceptions in terms of gender, years spent at service, school types, in-service trainings received, workplace environment and technological infrastructure in the schools .For this reason, a questionnaire in which the demographic properties of teachers are asked has been used as the data collection tool and the “Information Technologies Self-Efficacy Perception Scale” developed by Ekici, Ekici and Kara (2012) has been used to determine the self-efficacy levels of the teachers in terms of ICT.
248 teachers participated in the study. After 63 data which were considered to have missing data and which were faulty or having outliers were omitted from the scale, the data of 185 teachers (86 female and 99 male) were analyzed. In order to assess the teacher attitudes in the light of the variables, the t-test and the one-way variance analysis (one-way ANOVA) have been used and the results were tested at =0.05 level. The data about the personnel information of the students were assessed by taking the arithmetic average (X ̅), percentage (%) and frequency (f) values into account.
As for the distribution of the grades received by the teachers who participated in the study, the lowest grade has been found to be 62, and the highest grade 135. When the arithmetic mean of the self-efficacy levels of the teachers in terms of ICT is considered, it can be suggested that the self-efficacy perception values of the teachers in terms of ICT are above the medium level and that their self-efficiency perception is high (X ̅ = 98.6). When the gender variable is considered, it has become obvious that male teachers have higher self-efficacy perceptions when compared with the female teachers. The self-efficacy perception of the teachers in terms of the years spent at service has been determined to be higher in the teachers with 1-5 years at service. It has also been determined that as the number of the service years increases, the self-efficiency perception levels of teachers decrease.
It has been determined that the school types and the residential areas around the schools have no effect on the self-efficiency perceptions on ICT. It has also been concluded that the technological infrastructure of the schools in which the teachers work has no meaningful effects on the self-efficacy perception levels of the teachers. It has been determined that the in-service trainings received by the teachers on ICT have positive effects on the self-efficacy perceptions on ICT.
By considering the findings of the study, it can be suggested that increasing the number of the IT classes in educational faculties of universities, and introducing the technologies that are specific to the fields of the teachers and providing pedagogical applications for future teachers will have positive effects in increasing the self-efficiency levels of the teachers on IT. The in-service trainings provided by the Ministry of National Education in the scope of the FATİH PROJECT have been started for the purpose of making the teachers use the technology efficiently in the classroom. In this context, providing in-service trainings about IT for the teachers who work at the schools where the FATİH PROJECT is applied is considered beneficial.
As the years at service increase for the teachers, it is observed that their ICT self-efficacy levels decrease, and therefore in-service trainings for the teachers on up-to-date technologies with regular intervals will be useful in eliminating this drawback.
Keywords: Teachers, ICT, Self-efficacy Perceptions
Nowadays, there are several studies about the integration and use of technology in education. These studies show that today's students are using information and communication technologies effectively in their personal lives. Also, those... more
Nowadays, there are several studies about the integration and use of technology in education. These studies show that today's students are using information and communication technologies effectively in their personal lives. Also, those students perceive web-based tools such as YouTube, Blogs, Wikipedia and Social Networks as an integral part of their daily life. Similarly, as a powerful teaching and learning tool, digital storytelling has gained importance for teachers and students. Digital storytelling is the process of creating a short video between 2 and 10 minutes from a text or an original story combined with a variety of multimedia such as picture, video, music or narration. The literature regarding to digital storytelling shows that it develops students' 21st century skills, increases motivation and participation in the class, develops their creativity, provides a useful discussion in the classroom, helps students explain themselves, and increases their self-confidence (Banaszewski, 2005; Howell & Howell, 2003; Hull & Nelson, 2003; Jakes & Brennan, 2005; Robin, 2008). In addition, participating actively in the process of the digital storytelling develops students’ information literacy, visual literacy and communication skills (Jakes & Brennan, 2005; Robin, 2008). The related literature emphasizes the effectiveness of this approach on students. Studies indicate that digital stories are usually created with computer software such as Windows Moviemaker, Windows Photo Story or iMovie. Therefore, the technological skills of teachers and students are important. Digital storytelling applications may seem to be difficult for teachers and students who do not have those skills. With the spread of Web 2.0 technologies, teachers and students show greater interest in interactive educational practices on the web. In order to discover the full potential of this pedagogical and technological approach, the aim of this study is to introduce a web based digital storytelling system as a new concept “e-Storytelling”. Before the development of this system, international studies and web applications are investigated. The system is designed in accordance with web 2.0 technologies to be an interactive and dynamic structure. With this system, the students can create digital stories via online video editors and share them under a particular topic or theme on the wall of system like YouTube or Facebook. They can search, list and like these stories. They can rate the shared stories for peer and self-assessment. Also, they can communicate with their teachers and friends using instant messaging or chatting module. They can add comments and make discussions about these stories. This system has an easy to learn and flexible interface in accordance with the characteristics of teachers and students. In this system, the web-based applications to make digital storytelling will provide great convenience to teachers and students. Consequently, the study provides an overview of existing literature and discusses the educational benefits of web-based digital storytelling for teachers and students. It is expected that the system introduced in this study will contribute to future research and will give a new dimension to researches in digital storytelling and educational technology.
Türkiye’de uzun yıllardır, okullarda bilişim teknolojilerinin entegrasyonu devlet politikası olarak sürdürülmekte, değişim ve gelişim sureci yeni projelerle devam etmektedir. 2010 yılı Kasım ayı içerisinde duyurulan FATİH (Fırsatları... more
Türkiye’de uzun yıllardır, okullarda bilişim teknolojilerinin entegrasyonu devlet politikası olarak sürdürülmekte, değişim ve gelişim sureci yeni projelerle devam etmektedir. 2010 yılı Kasım ayı içerisinde duyurulan FATİH (Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) projesi de bunlardan biridir. Proje ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında, daha hayata geçirilmemiş olmasına rağmen bazı konularda tartışmalara sebep olduğu görülmektedir. Bu nedenle, gelecekte projede önemli bir görev üstleneceğini düşündüğümüz Bilişim Teknolojileri (BT) öğretmen adaylarının proje ile ilgili görüşleri önem kazanmaktadır. Bu araştırma ile BT öğretmen adayı olan Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bolumu (BÖTE) öğrencilerinin FATİH projesine yönelik görüşleri incelenmiştir.
Research Interests:
The purpose of this study is development, implementation and evaluation of an online multimedia learning environment for blended learning in consideration of instructional design, multimedia learning principles and blended learning... more
The purpose of this study is development, implementation and evaluation of an online multimedia learning environment for blended learning in consideration of instructional design, multimedia learning principles and blended learning approach. Therefore, the literature about instructional design models, multimedia learning principles and blended learning approach is examined. As a result of the literature search, online learning environment features are determined. With the completion of the preparations, the online multimedia learning environment is developed by the researchers. Then, six week experimental implementation process is started. The study is conducted with 22 (10 male and 12 female) undergraduate students in Turkey. At the end of the implementation process, students’ perceptions and views concerning the blended learning approach and online multimedia learning environment are investigated. It is observed that the perception scores of the students towards the blended learning approach and its implementation process are high. Also views of them about online multimedia learning environment are usually positive. According to findings, online multimedia learning environment is evaluated and discussed with relevant literature.
Research Interests:
Son yıllarda hayatımızda ve eğitsel anlayışımızda büyük değişikliklere neden olan internet ve internet uygulamaları öğretmenler tarafından da eğitsel amaçlarla kullanılmaktadır. Bu durum öğretmenlerin okullardaki rollerini de... more
Son yıllarda hayatımızda ve eğitsel anlayışımızda büyük değişikliklere neden olan internet ve internet uygulamaları öğretmenler tarafından da eğitsel amaçlarla kullanılmaktadır. Bu durum öğretmenlerin okullardaki rollerini de değişmektedir. Bu nedenle öğretmenlerin internete yönelik tutumları ve eğitsel internet kullanım öz-yeterlikleri önem kazanmaktadır. Bu araştırma ile Fizik öğretmen adaylarının kişisel bilgilerine göre internete yönelik tutumları ve eğitsel internet kullanım öz-yeterlik inançları incelenerek aralarındaki ilişkiye bakılacaktır.
Bu amaçla kullanılan ölçekler internet ortamında yayınlanarak Fizik Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinden veri toplanmıştır. Elde edilen veriler analiz edilmiş, bulgular doğrultusunda tartışılmış ve öneriler getirilmiştir.
Research Interests:
The Internet is becoming increasingly influential in our daily lives and it is the most important way of getting informed in our society. Recently, Internet usage has increased substantially in schools. Especially, students use the... more
The Internet is becoming increasingly influential in our daily lives and it is the most important way of getting informed in our society. Recently, Internet usage has increased substantially in schools. Especially, students use the Internet intensively to get more information from the educational resources. Internet is used in education as well as in other areas of our daily life so analyzing self-efficacy beliefs about its use has become very important. In this study, secondary school students’ self-efficacy beliefs in educational Internet use are evaluated. A Likert type scale developed by Şahin (2009) is used to measure students’ self-efficacy beliefs in educational Internet use. In addition, items regarding student demographics are added to this questionnaire. The study is conducted online and data are collected from the secondary schools students (6-7-8th grade) of five different provinces in Turkey. Findings related to the student self-efficacy beliefs are reported based on student demographics and suggestions are provided.
Research Interests:
Günümüz bilgi toplumunda bilişim teknolojilerinin kullanımı hızla artmaktadır. Bilişim teknolojilerinin en fazla kullanılan öğesi olanbilgisayarların her alanda olduğu gibi eğitim alanında da kullanılmaya başlaması ile bilgisayar... more
Günümüz bilgi toplumunda bilişim teknolojilerinin kullanımı hızla artmaktadır. Bilişim teknolojilerinin en fazla kullanılan öğesi olanbilgisayarların her alanda olduğu gibi eğitim alanında da kullanılmaya başlaması ile bilgisayar okuryazarı olmak önemli hale gelmiştir.Bilgisayar destekli eğitimin öneminin artması ve eğitim-öğretimin her alanında bilgisayar kaynaklı uygulamaların kullanılmaya başlanması, bukonuda bilgili bireylere ihtiyacı arttırmıştır. Bu nedenle ilköğretim programlarında daha önce okutulan Bilgisayar dersi 2007 yılından itibaren Bilişim Teknolojileri (BT) dersi olarak düzenlenmiştir. Bu araştırma ile ilköğretim öğrencilerinin BT dersine karşı tutumları incelenmiştir. Araştırma Afyonkarahisar ilinin Bolvadin ilçesinde 4 farklı ilköğretim okulunun 2. kademe öğrencilerine uygulanmıştır. Öğrencilerin tutumlarına yönelik elde edilen bulgular, kişisel bilgileri göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Son olarak,bulgulara dayalı olarak öneriler sunulmuştur.
This chapter is focused on the current and future state of operating a Hybrid Cloud or Internet of Things (IoT) environment. This includes tools, data, and processes which allow an organization to use these assets to serve business goals.... more
This chapter is focused on the current and future state of operating a Hybrid Cloud or Internet of Things (IoT) environment. This includes tools, data, and processes which allow an organization to use these assets to serve business goals. Examining governance in this context shows how it works today and how it should change, using some real-world examples to show the impacts and advantages of these changes. It is a high level overview of those important topics with prescriptive detail left for a future and follow-on analysis. Finally, all of the lessons learned, when combined together form a governance fabric, resulting in a set of techniques and actions which tie together into a supporting framework and set of processes. The important questions include: Why does governance matter in the deployment and operation of Hybrid Cloud and IoT? If governance already exists how must it change? What are the important and salient characteristics of governance which need special focus? Thus, th...