The Wayback Machine - https://web.archive.org/web/20140714132003/http://www.caucasusforum.org/tr/neo-nazi-cerkesler-2-/

Neo-Nazi Çerkesler -2-

29 Ağs, 2011

Sosyalizm ile Nasyonal sosyalizm arasındaki sınırın çok ince bir çizgi olduğu söylenir.  Sosyalizmin devlet yapılarında gördüğümüz birçok uygulamasında bunun canlı örneklerini sıkça gördük.  Bizim Neo-Nazi Çerkeslerimiz’in de bu geleneğin peşinde oldukları anlaşılıyor.  Bu akımın temsilcisi durumunda görünen Çerkesya Yurtseverleri ya da sanal dünyadaki adlarıyla Cherkessia.net’cilerin fikir babalığını yapan profillerin geçmişte “Devrimci” hayat görüşünü savunan, hatta bugün de milliyetçi davranış biçimlerinin bu hayat görüşü ile paralel olduğunu savunan kişiler olduğunu görüyoruz.  Bernard Shaw; “Otuzundan önce komünist hissetmeyenin ruhundan, otuzundan sonra komünist kalanın beyninden şüphe ederim” derken oldukça haklıymış meğer.  Zira bu otuzundan sonra komünist kalmak için uğraşanlar ya iyi birer kapitaliste, ya da en önde giden faşistlere dönüşüyorlar.  Hatta bahsi geçen bu kişilerden bazıları bu sürecin her aşamasından geçmişler.  Önce Komünistken, sonra dağılan Sovyetlerin talan döneminde bir bakmışsınız para babası oluvermişler.  Sonra da bugünkü konumlarına gelerek evrimlerini tamamlamışlar.


Bu kişilerin savunduklarını iddia ettikleri düşünceleri şöyle madde madde bir özetleyelim.  “Savunduklarını iddia ettikleri” diyorum çünkü bu savunma sadece bu fikir babalarının güdümlemelerinden etkilenenler için geçerli. Etkileyen konumundaki fikir babalarının ise ulus, vatan ve varoluş gibi kaygılarla uzaktan yakından alakaları yok.  Onlar köseleye dönmüş suratları ile utanmadan, sıkılmadan, sadece menfaatleri için Rusya tarafından kendilerine biçilen görevi yerine getiriyorlar.  Provokasyon ve ajitasyonu yöntem olarak kullanarak Kafkasya halkları arasında Rusya’nın ekmek için çaba sarf ettiği nefret tohumlarının ekiminde taşeronluk yapıyorlar.


Aslında bu kişilerin amaçlarını vitrinde yüksek sesle ifade ettikleri amaçlar ve mutfakta birbirlerine fısıldadıkları amaçlar olarak ikiye ayırarak ortaya koymak daha doğru olacaktır.


    1- Adıge = Çerkes, Çerkes = Adıge..!   Cherkessia.net adlı internet sitesinde son zamanlarda bu konu üzerinde yapılan tartışmalara bakınca.  Bunun sadece bir klavye silahşorluğu ile bir dalaşma başlatmak adına ortaya atılmış bir yaygara olduğu açıkça anlaşılıyor.  Yoksa öz tanımlama olarak “Adıge” tanımını kullanmak yerine dış kaynaklı bu tanıma sarılmalarının başka bir anlamı olamaz. Böyle olmuş ya da olmamış.  Kimin umurunda… Bu demogojiyi yaratmaya çalışmalarının başlıca sebebi, özellikle diasporada bugüne kadar kendini bu kimlik çatısı altında tanımlamakta bir sakınca görmeyen, tam tersine bu kimlik çatısı altında birliğin gücünü hisseden Adıge olmayan Kafkasyalı halklara onları dışladıklarının mesajını vurgulu olarak verebilmektedir.  Yani var olan bir birliği ayrıştırmaya yönelik bir provokasyon eğilimidir.  Aynen onların borazancı başlarından birisinin dediği gibi onlar Çerkes tanımını tek başına sahiplenmeye çok heveslilerse biz de kendilerini Kafkasya bütünü içinde bir ulus olarak hisseden Adıgeler ve Adıge olmayan diğer Kafkasyalılar kendimizi gerekirse Dağlı, Nart veya bizi tanımlamaya uygun birlik anlamı taşıyan başka bir tanımlama ile ifade edebiliriz.

    2- Adıgelerin Uluslaşması..!  Adıgeler zaten bir ulustur.  Bu kişiler pek ala bunun farkındadır ama böyle değilmişçesine bir güdüleme yaratarak özgüveni yetersiz olan Adıgeler içinde yapay bir hareketlenme başlatmayı amaçlamaktadırlar.  Zaten ulus olan Adıgeler’in bu kişilerin çeşitli e-posta gruplarında ve internet sitelerinde Adıge genleri ve biolojik özelliklerine ilişkin saçma sapan, kafatasçı tanımlamalarına göre yeni bir ulus portresi çizmeye ihtiyaçları yoktur.  Bu kişilerin niyeti samimi olsa önce Adıge ulusunun bugüne kadar en büyük sıkıntılarından birisi olan dilde lehçe farklılığını çözmek için samimi ve bilimsel çözümler üretmek olurdu.

    3- Sovyet otonomi politikası ile bölünmüş Adıge yaşam alanlarının birleştirilmesi..!  Tabi onlar bunu bu şekilde tanımlamıyorlar.  Onlar ellerinde 1700’lü yılların başlarında modern bir devletten çok feodal prensliklerin hükümranlık alanlarını gösteren tarihi Adıge yerleşimlerini gösteren haritalardan yola çıkılarak hazırlanmış kendi deyimleriyle “Büyük Çerkesya” haritaları ile ortalıkta dolaşıyor, bunu promosyon malzemesi olarak satıyorlar.  Sovyet otonomi politikası ile bölünmüş Adıge yaşam alanlarının birleştirilmesine kimsenin bir itirazı olamaz.  Zaten yok da..!  Hatta kıyı boyundaki mevcut Şapsığ yaşam alanlarının da bu birliğin içine alınmasına da kimse itiraz edemez.


    Ama, siz Ubıhların Adıgeler tarafından asimile edildiği söylemiyle Abhaz halkının topraklarını, öyle ya da böyle bir zamanlar Kabardey toprağı olsa da bugün Osetlerin hükümranlık alanına terk edilmiş Malgobek ve Mozdok gibi merkezleri, Karaçay – Malkar yaşam alanlarını, Besleney bölgesindeki Aşuwaların topraklarını bu Büyük Çerkesya’nızın bir parçası olarak, üzerinde hak iddia edeceğiniz topraklar olarak ağzınızın içinde gevelemeye başladınız.  İşte sizi bu yola güdümlendiren fikir önderleriniz ve onları besleyen Rusya’nın gizli amaçları burada açık vermeye başlıyor.  Zira bu yolla buralara sonradan yerleşmiş olan halklarda tedirginlik yaratmak ve etnik nefreti başlatmak asıl hedef.  Bu fikir akımını pompalamaya çalışan fikir babalarından birisi diyor ki;



    Statükocuların teşviki ve desteği ile bizim tezlerimize karşı söylem geliştiren kimi „sanatçılar“ın veya entellektüellerin eleştirilmeleri bazılarımızı üzüyor. Toplumumuzdaki genel havayı sezen statükocuların kendi söylemek istediklerini bu „sanatçılar“a veya „entelektüeller“e söylettiklerini; en azından onları teşvik ettiklerini göremiyoruz. Bunun tüm dünyada uygulanan bir „psikolojik savaş yöntemi“ olduğunu bilmiyoruz! Eski sosyal ilişkileri bozmadan, kimseyi üzmeden statükoları yıkma ve halkımızı yurtseverleştirme hayalleri kuranlar var; ama bu mümkün değil. Eskiyi yıkıp yeniyi inşa ederken birilerinin, hatta arkadaşlıklarımızın ve dostluklarımızın yıpranıyor olması nedeniyle bizim üzülmemiz eski ile yeninin savaşının doğal bir sonucudur. Tam da bu nedenle politik mücadele populistlerin, kariyeristlerin ve „yufka yürekliler“in işi değildir denir.”


    Eski tüfek devrimci tedrisatdan geçmiş bu kişiler işleri hep ezbere yaptıkları için aynen Sovyet ve Çin devrimlerinde olduğu gibi planlarına hep bir halk hareketi süsü vermeye bayılırlar.  Bu sebepledir ki aklıselim düşünüp, bunların foyalarını ortaya çıkartacak sanatçı, entelektüel ve akademisyenler gibi aydın kimlikli insanları çevrelerinde görmek istemezler.  Kancalarını taktıkları samimi genç kitleleri delikanlılığın verdiği deliliklerini de kullanarak fanatizme çekmeye çalışırlar.  Hatta ellerinden gelse aydınları halk düşmanı ilan edip, infaz etmeye kalkar ya da kendi cahil ideolojilerinin borazancıbaşılığını onlara yaptırmaya kalkarlar.  Sonra da adına devrimci halk sanatı, felsefesi, eğitimi derler…


    Evet, aynen yukarıda yaptığımız alıntıda olduğu gibi üç kuruş fazlaya bir yerden nemalanacakları zaman bunlar hep kuyruk sularında yol aldıkları ve varlıklarını borçlu oldukları eski dostlarını da üzerler.  Diaspora yaşamında dededen toruna onlarca yıl omuz omuza, bir arada yaşamış diğer Kafkasyalılar ve Kafkasya’da tüm Sovyet – Rus oyunlarına rağmen güçlüklerde omuz omuza vermeyi başarabilmiş, Kafkasya’nın sahipliğini Ruslara terk etmemek için mücadele eden insanlardır üzmekten bahsettikleri eski dostlar .  Yani içinde doğdukları, kök saldıkları ve yetiştikleri insanlar…    Bunların, “sen benden değilsin”, “oturduğun toprak bana ait”, “bu kültür mirası senin değil” gibi ortaya atmaya başladıkları söylemler aslında Rusya’nın Kafkas halkları içine bu maşalar vasıtasıyla sokmaya uğraştıkları fitnelerden başka bir şey değildir.


    Çerkes kongresi adındaki oluşumun başkanı diyor ki;


    “Bizim prensibimiz “Ebedi dost ve düşmanımız yoktur. Sadece ebedi çıkarlarımız vardır.” şeklindedir.  Bugün, biz, Abhazya’nın (hem iktidar hemde toplumsalının) Çerkeslerle alakalı politikalarından memnun değiliz. Birinci olarak; Çerkesler Wubıh ve Abazinlerin aldığı şekilde Abhazya vatandaşlığını kazanamıyorlar.  İkinci olarak; Biz Abhazya’nın Çerkes tarihine mif dolu bir şekilde Abhaz gömleği giydirme çabası içerisinde olan çalışmalarının yayılmasından memnun değiliz.  Üçüncü olarak; Abhaz politikacılarının, Türkiye’deki diasporamız üzerinde, Wubıh ve Cigetlerin Çerkeslerden koparmaya çalışılmalarından ve Çerkes diasporasının, kendi çıkarları için manipüle edilmesinden memnun değiliz.  Bizim, Abhazya ile olan ilişkilerimiz, buna Abazinlerde dahil olmak üzere ve hatta diğerleri ile olan ilişkilerimiz, simetrik (karşılıklı) olmalı.  Kim bizimle birlikte ise – o müttefiğimizdir, Kim bize karşı ise – o da düşmanımızdır.”



    Ne kadar açık ve net ifadeler değil mi?  Rusya oturtmuş Abhazya’ya birkaç fitneciyi, kendi tarafındakileri ajite ettiriyor.  Karşısına koymuş bir de Adıge tarafından birkaç fitneci, onlar da Adıgeleri provoke ediyorlar.  Benzer profiller Çeçenlerin içinde, Dağıstanda, Kafkasya’nın her yerinde var. Karaçay – Malkardı, Osetti, İnguştu, Avardı, Kumuktu, oydu buydu derken, bunların derdi milleti birbirine düşürmek.


    Ama bunlar menfaatleri devam ettiği sürece sahiplerine koşulsuz itaat eden tiplerdir.  O kadar ki sahipleri foyaları açığa çıkmasın diye “Bize de küfredeceksiniz” dese de, bir türlü dilleri varıp da sahiplerine küfredemezler.  Bu yüzdendir ki Ruslar ve Rusya ile ilgili söylemlerinde hep bir muğlâklık vardır.  Bunlara bir türlü Anti-Rus söz söyletemezsiniz.  O pek peşinde oldukları Adıgeliği kökünden kazımak için her türlü yolu mubah sayan, insanlık suçları işlemiş olan ve işlemeye devam eden Rusya’ya laf ettiremezsiniz bunlara.  Korkarlar…  Olur da, kantarın topuzunun ayarını kaçırır, patronları kızdıracak bir şeyler söyleriz diye korkarlar.  Hâlbuki bilmezler ki sahipleri esas bu acemiliklerine çok kızmaktadır.  Aman beyler taşeronluğunuzu iyi yapın yoksa Rusya sizden önce görevini beceremeyen taşeronlarına yaptıklarını size de yapar.  Hiç mi ibret almıyorsunuz önceki taşeronlara yapılanlardan?


    Gençliklerinin ateşi ve samimi milliyetçi hisleri ile bilmeden bu satılmışların peşine takılan samimi insanlar…!  Varsayın ki bu adamlar bu işleri Rusların hesabına yarayacak olduğunu bile bile değil de gerçekten Adıge milliyetçiliği adına yapıyor olsunlar.  Bu durumda dahi diğer halklarla aramızda düşmanlık tohumlarını aleni bir şekilde ortaya savuran bu zihniyetin Adigelik için nasıl bir felaket hazırlayabileceğini görmelisiniz.  Başlarda Adolf Hitler’e tapınan Alman halkının savaşın sonunda içine düştüğü durum, benzer ideallerle İtalyan halkını peşine takan Mussolini’nin halkına yaşattığı felaketlerden sonra bizzat kendi halkı tarafından ayaklarından asılarak sokaklarda dolaştırıldığını bilirsiniz.


    Adıge olsun olmasın hepimiz en az bir Adıge kadar Adıge milliyetçisiyiz.  Ama gerektiğinde aynı derecede Abhaz, Çeçen, Avar, Oset ve diğerlerinin de bayrağını taşır, milliyetçi ideallerini destekleriz.  Yapmamamız gereken şey ise Rus’un fitnesi ile ve bizi bir birimize düşürmek için hazırladığı tuzaklara düşerek birbirimize diş bilememektir.  Kafkasya ancak Kafkasyalıların olduğu sürece bu ulusların varoluşu mümkün olabilir.


    Neyse ki bu ve bunlar gibi hokkabazları daha önce çok görmüş olan çilekeş Kafkasya insanı sağduyusunu koruyup, bunlara prim tanımıyor.  Anavatanda insanların meczup olarak baktığı bu kişiler diasporada başlarda kısa bir süre kazandıkları sükseyi de iyice kaybettiler.  Pek yakında Rus beslemesi fikir babaları bu yaygaraları kendileri  söyler, kendileri dinlerler…  Sonra da daha öncekiler gibi bunlar da yok olur giderler.  İçinde barındırdığı tüm uluslarla beraber Kafkasyadır her zaman baki kalan ve baki kalacak olan…



İlgili yazılar

2 Comments

  1. avatar
    Ocak 24, 2013

    arkadaşlar sizleri saygıyla selamlıyorum öncelikle. neden fikirlere saygı göstermeden direkt olarak saldırıya geçtiğinizi hiç anlamıyorum. ben genç bir Çerkesya yurtseveriyim. bu akım giderek büyüyecek ve bir çığ gibi önündeki tüm engelleri ezip geçecektir, bunu unutmayın öncelikle. sizin kardeşlik türkünüze gelince.. anladığım kadarıyla birleşik kafkasya hayali içindesiniz ama bu imkansız. bunu siz de bildiğiniz halde sırf kendinizden sosyal medyada biraz söz ettirebilmek için Çerkesya idealine zarar veriyorsunuz. birleşik kafkasyacıysanız o zaman azerbaycan ermenistan ve gürcistanı da içine alan bi yapılanma kurmalısınız. hem olmaz ama diyelim ki bi devlet kuruldu bir kafdiye.. bu devlette hangi dil konuşulacak ? bi söyleyin lütfen. yaw nerden baksanız haksız ve saçma bir uğraş içindesiniz arkadaşlar. adigeler yani Çerkesler artık uyandı. başkalarının uşaklığını yapmaktan bıktılar. abhazya yı rusya ilhak etti çeçenistan zaten bağımsız olamadı. bari Çerkesya bağımsız olsun. biz Çerkesler Çerkesya da yaşaak istiyoruz. geri kalan halklar da kendi başlarının çaresine baksınlar. biz kimseden yardım istemiyoruz kimse de bizden yardım istemesin…. yayınlayın lütfen yorumumu da.. saygılar. Bir gün sizleri Çerkesya da misafir etmekten onur duyacağımızı da belirtmek isterim..

  2. avatar
    Ocak 25, 2013

    Olayı çözmüş arkadaş. Dağılın beyler. Kapatın siteyi. Bırakın kalemleri. Mevzu halledildi. Bu birikim, bu vizyon, bu analiz yeteneği, bu perspektif, bu algı seviyesi, bu hoşgörü, bu üslup, bu entellektüel seviye… İşte yıllardır beklenen, tüm sorunları halledecek yaklaşım. Teşekkürler Caner.

Yorum bırakın

*