Zeyneddin Karaca Bey

Zeyneddin Karaca Bey (y. 1279 – 11 Aralık 1353, Kahire), 1337 ile 1353 yılları arasında, Anadolu ve kuzey Suriye'de hüküm süren Dulkadiroğulları beyliğini kuran bir Türkmen beyidir. Yükselişinden önce, Karaca, Mısır'ın kuzey sınırının yönetimi üzerinde başka bir yerel Türkmen beyi olan Taraklı Halil ile rekabet etti. Memlük Sultanı I. Muhammed tarafından tanınmasıyla, Memlüklerin Anadolu sınırındaki bir vasal devletin hükümranı oldu. Hükümdarlığı sırasında, daha da hırslı hale gelen Karaca, genişleyen etkisine karşı olan bazı Memlük valileriyle çatıştı. Karaca, Memlükler içindeki siyasi karışıklıklardan faydalanarak 1348'de bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu, onun hapse atılmasına ve ardından 1353'te idam edilmesine yol açtı.

Karaca Bey
Melik üz-Zahir[1]
(Zahir Hükümdar)
Melik ül-Kahir[2]
(Muzaffer Hükümdar)
Dulkadir Beyi
Hüküm süresi 1337–1353
Taç giymesi 1337
Önce gelen Hanedan kurucusu
Sonra gelen Garseddin Halil Bey
Doğum y. 1279
Ölüm 11 Aralık 1353
Kahire
Çocuk(lar)ı Garseddin Halil Bey
Sarimüddin İbrahim
İsa
Şaban Süli Bey
Osman
Davud
Tam adı
Ḏulkadiroglu Zayn-al-Dīn Qarāja at-Turkmānī[3]
Hanedan Dulkadir
Babası Dulkadir
Dini İslam

İlk yılları değiştir

13. yüzyıl boyunca, güney Anadolu'daki Maraş bölgesi, Kilikya Ermeni Krallığı tarafından yönetildi. Bölge, 1298'de Mısır Memlûk Devleti'nin hâkimiyetine girdi. Karaca, Memlükler tarafından bölgenin bir kısmını yönetme hakkı verilen ve orada yaşayan Türkmen beylerinden biriydi. Karaca, İlhanlılar'dan ayrılan ve Türk-Moğol subayı Alâeddin Eretna tarafından yönetilen Orta ve Doğu Anadolu'daki Eretna Beyliği'nin ortaya çıkmasıyla aynı dönemde Dulkadiroğulları beyliğini kurdu.[4]

 
Dulkadiroğulları öncesi güney Anadolu ve kuzey Suriye

Karaca'nın Bayat boyuna mensup olduğu düşünülmektedir.[5] Babasının 1310 veya 1311'de ölmesiyle birlikte, Suriye'nin kuzeyindeki Bozok boylarının başına geçti.[5] Kaynaklarda adının ilk geçtiği zamanın, Mısır Memlük Sultanı I. Muhammed'in, Birga'da[a] ikamet eden bir Türkmen reisine emir unvanı verdiği 1317 yılı olduğu düşünülmektedir.[6] Karaca'nın aynı zamanda Alevi olduğu iddia edilmiştir.[7]

İktidara yükselişi değiştir

Bir başka Türkmen beyi olan, Taraklı Halil, daha önce Eretnalılar'dan Elbistan'ı ele geçirmişti. Bölgedeki otoritesini genişletmek için Memlüklere biat etmek üzere, Taraklı, Halep emiri Altunboğa'ya 100 at hediye gönderdi ve Kahire'deki sultanı ziyaret etti. Karaca bunu bir tehdit olarak yorumlayarak oğlu Halil'i Taraklı'ya karşı bir taarruza liderlik etmesi için yolladı.[8] Elbistan, Dulkadirliler tarafından 1335[9] veya 1337'de[10] ele geçirildi. Taraklı'nın müttefiki Altunboğa, Karaca'yı tehdit ederek Halep'e gelmesini istedi. Bunun yerine, Karaca, Altunboğa'nın rakibi ve Şam valisi olan Tengiz ile ittifak kurdu. Bu arada, Karaca başka bir tehditle karşı karşıya kaldı; Altunboğa tarafından desteklenen başka bir Türkmen beyi olan Taşgun, Dulkadirli oymaklarını baskınlarla rahatsız etmeye başladı. Tengiz'in müdahalesiyle, Taşgun yakalandı.[11]

Sultan, nihayetinde Taraklı'yı, Karaca'yı ve valilerini huzuruna çağırdı. Tengiz, Karaca'yı savundu ve Ṭaraklı'nın bin atlısından fazlası olmadığını iddia ederek Karaca'nın bölgede Mısır hakimiyetini daha iyi koruyabileceğini sultana tavsiye etti.[4] I. Muhammed, böylece 1337 yılında Karaca'yı Türkmenlerin Emiri[10] ve Maraş'tan Elbistan'a uzanan toprakların naibi olarak tanıdı.[12][13] Bir sonraki yıl, Karaca, Eretnalılar'dan Harput, Darende, Gemerek ve Gürün'ü ele geçirdi.[14][9]

Düşüşü ve idamı değiştir

I. Muhammed'in 1341'deki ölümü sonrasında Mısır'da yaşanan karışıklıklar, Karaca'nın bağımsız bir yönetici olma yönünde adım atmasına vesile oldu. Halep'i ele geçirmek için ortak bir sefer düzenlemek amacıyla Eretna'nın güvenini kazanmaya çalıştı. Halep emiri Taştimur, Mısır'dan yardım talep etti, ancak Kahire iç karışıklıklarla boğuştuğu için bu mümkün olmadı.

Önde gelen bir Memlük emiri olan Kosun, Memlük tahtındaki Seyfeddin Ebû Bekir'i devirdi ve Ebû Bekir'in yedi yaşındaki kardeşi Alâaddin Küçük'ü Memlük tahtına çıkardı. Bu, Taştimur'un ayaklanmasına neden oldu; fakat, Taştimur, nihayetinde Memlükler'den kaçmak zorunda kalarak Karaca'nın koruması altında kuzeydeki Eretna'ya gitti. Siyasi boşluğun ortasında kısa süreliğine Memlük tahtına oturan I. Ahmet, Taştimur'u Kahire'ye yeni bir görev için davet etti ve onu destekleyen Karaca da ona eşlik etti. Ancak Taştimur, bilinmeyen nedenlerden dolayı hapsedilerek idam edildi; Karaca ise hızla kuzeye döndü.[15]

Karaca'nın Memlüklerle ilişkileri 1343'te daha da kötüleşti, çünkü Dulkadir Türkmenleri, Eretna'nın Memlük emiri Yelboğa'ya gönderdiği hediyeleri taşıyan bir kervanı soydular; ancak Karaca, sultan tarafından Türkmenlerin affedilmesini başarabildi. 1345'te, Kilikya Ermeni Krallığı'na birkaç akın düzenledi, bölgeyi yağmalayıp Andırın ve Geben'i fethetti.

1348 yılında, zaferlerinden güç alarak[16] Melik ül-Kahir olarak bağımsızlığını ilan etti.[17] Karaca, emir Baybuğa'nın Mısır hükûmetine karşı başlattığı isyana katıldı[18] ve Yelboğa'yı yenilgiye uğrattı.[17] Buna karşılık, Suriye'deki Mısır valileri ve rakip Türkmen obaları güçlerini birleştirerek, iddia edildiğine göre 10 ila 25 bin asker topladılar. Bu kuvvetler, Elbistan ve yakındaki köyleri yağmaladılar ve Karaca bu yüzden Düldül Dağı'na kaçmak zorunda kaldı. Onun halefi olan Halil de dahil iki oğlu, Mısır kuvvetlerine karşı direnmeye çalıştılarsa da yenilgiye uğrayıp esir düştüler.[2]

 
Düldül Dağı, Maraş'ın güneybatısında yer almaktadır.

1353 yılında, Karaca, Eretna hükümdarı Gıyaseddin Mehmet Bey'in sarayına sığındı, ancak Memlüklerin isteği üzerine 22 Eylül 1353'te zincirlenerek Halep'e gönderildi ve bunun karşılığında Mehmet Bey'e 500 bin dinar ödendi. Karaca'nın oğullarından biri, babasını kurtarmak için Bedevi lideri Jabbar bin Muhanna ile anlaşarak Halep'e saldırmayı planladı. Ancak bu girişim başarısız oldu. Bu hadiseye öfkelenen Memlük Sultanı I. Selâhaddin, Karaca'nın Kahire'ye nakil edilmesini istedi. I. Selâhaddin onu kişisel olarak azarlayarak Kahire Kalesi'nde tutsak etti. 48 gün hapis yatan Karaca, 11 Aralık 1353'te işkence edilerek öldürüldü. Cesedi 3 gün boyunca Zuveyla Kapısı'nda asılı kaldı.

Orta Çağ Arap tarihçileri tarafından çürütülmüş olsa da, Halil Ethem Eldem ve Ahmed Arifi Paşa gibi geç Osmanlı kaynakları, Karaca'nın Memlüklere karşı direnmeye devam ederek yaklaşık 100 yaşında 1378 veya 1379 yılında yaşlılık nedeniyle öldüğüne yaygın bir şekilde inanmışlardır.[19]

Ailesi değiştir

Karaca'nın 6 oğlu vardı: Halil, İbrahim, İsa, Süli, Osman ve Davud.[4] Halil, Dulkadiroğulları'nın ikinci hükümdarı olarak Karaca'nın yerine geçti. Süli ise, Dulkadiroğulları'nın üçüncü hükümdarı oldu.

Karaca'nın oğlu İbrahim ise Harput emiri oldu[4][20] ve Mısır Memlükleri tarafından, babası Karaca'yı bir müttefik olarak tutmak için bir iyi niyet jesti olarak Şam'ın tablhana emiri olarak atandı.[4]

Karaca'nın bir kardeşi ve bir kuzeni olduğu bilinmektedir; ikisine de Mısır Memlük sultanı tarafından 1344 veya 1345 yılında toprak verilmiştir.[21]

Ayrıca bakınız değiştir

Notlar değiştir

  1. ^ Tarihsel olarak Bile, Birtha ve Birah olarak da bilinen, günümüzde ise Birecik olarak adlandırılan.

Kaynakça değiştir

  1. ^ Bosworth 1996, ss. 238.
  2. ^ a b Alıç 2020, ss. 85.
  3. ^ Kaya 2014, ss. 83.
  4. ^ a b c d e Venzke 2017.
  5. ^ a b Alıç 2020, ss. 84.
  6. ^ Yinanç 1988, ss. 9.
  7. ^ Uçan, Muharrem (2010). Alevi devletleri. Can (Adil Ali Atalay) Yayınları. ISBN 9786054039432. 
  8. ^ Kaya 2014, ss. 86–88.
  9. ^ a b Sinclair 1987, ss. 518.
  10. ^ a b Kaya 2014, ss. 88. Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "FOOTNOTEKaya201488" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
  11. ^ Yinanç 1988, ss. 11–12.
  12. ^ Oberling 1996, ss. 573-574.
  13. ^ Har-El 1995, s. 40.
  14. ^ Kaya 2014, s. 87.
  15. ^ Yinanç 1988, ss. 12–13.
  16. ^ Merçil 1991, ss. 291.
  17. ^ a b Alıç 2020, ss. 85–86.
  18. ^ Merçil 1991, ss. 313.
  19. ^ Alıç 2020, ss. 86.
  20. ^ von Zambaur 1927, ss. 159.
  21. ^ Venzke 2000, ss. 412.

Biblografya değiştir

Resmî unvanlar
Önce gelen:
Önce gelen yoktur.
Dulkadiroğulları Beyi
1339-1353
Sonra gelen:
Garseddin Halil Bey