Mehmet Ali Güller

‘Yeni dünya düzeni’ inşası

14 Mart 2022 Pazartesi

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzaladığı 4 Şubat 2022 tarihli “ortak bildiri” ile Rusya’nın NATO kuşatmasına karşı 24 Şubat 2022’de başlattığı “yarma harekâtı”, yeni dünya düzeninin inşası bakımından birbirini bütünleyen iki kritik olaydır.

10 Şubat 2022’de bu köşede “yeni dünya düzeni bildirisi” olarak nitelediğim o bildiri, açıkça “yeni dönem, yeni güç dağılımı, yeni düzen” diyordu. 24 Şubat tarihli “yarma harekâtı” ise bu köşede çözümlediğimiz gibi özünde Rusya’nın etrafındaki NATO kuşağının tarafsız kuşağa çevrilmesi ve Avrupa güvenlik mimarisinin nasıl şekilleneceği konusudur. Bu da haliyle Transatlantik ittifakının geleceği demektir.

Bugün, mevcut ama henüz “ham” olan verilerle, bu yeni dünya düzenine ilişkin bir izdüşüm çizmeye çalışacağım.

NATO’DA KIRILMA VE BAĞIMSIZ AVRUPA

1. 16 üyeli NATO’nun 1999’dan itibaren Rusya’ya doğru genişleyerek 30 üyeli bir yapıya dönüşmesinin sonuna gelindi. Ukrayna ve Gürcistan’ın üyelik olasılığı artık yok. Dahası, Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerinin de bazıları, önümüzdeki dönemde NATO üyeliklerini siyasi boyutta sürdürmeye yönelecekler. Kısacası, Stratfor’un çizdiği “Rusya’nın parçalanması Ukrayna’dan başlar” stratejisi tersine dönecek.

2. 30 üyeli NATO içinde, Fransa’nın “beyin ölümü” saptamasıyla başlayan ve Ukrayna krizinde alınacak tutumla iyice beliren farklılık, bazı üyelerin askeri üyeliklerini askıya almasıyla, bazı üyelerin de NATO’dan çıkmasıyla sonuçlanacak. NATO’nun varlığı ciddi şekilde sorgulanacak. 

3. Almanya-Fransa AB’yi, yeni dünya düzeninin içinde önemli bir siyasi ve ekonomik merkez yapabilmeye yönelecek. Bunun yolu elbette Avrupa ordusu inşa etmekten ve AB’nin ABD’den bağımsız strateji ilan etmesinden geçecek. 

4. ABD’nin SSCB’nin dağılması sonrasında Avrupa güvenlik mimarisini Yugoslavya’yı sekiz parçaya bölerek başlattığı inşa süreci bitti. Avrupa’nın yeni güvenlik mimarisi, eninde sonunda Almanya-Fransa ile Rusya tarafından şekillendirilecek.

TEK PARA MODELİNİN SONU

5. ABD’nin Rusya’ya karşı AB’yi, Çin’e karşı Hindistan’ı ana stratejisine eklemleme çabası başarısızlığa uğruyor. AB ve Hindistan, yeni dünya düzeninde, birer bağımsız merkez olarak hareket edecekler. 

6. BM düzeni, yenilenmiş ve güçlenmiş olarak revize edilecek. Almanya ve Hindistan’ın güvenlik konseyi daimi üyelikleri dahil, yeni tablolar oluşacak.

7. ABD’nin “liberal düzene” kumanda ettiği G7 değil, yeni düzene uygun şekilde G20 esas olacak. 

8. “Tek kutuplu ekonomi modeli”nin yerini, “çift kutuplu ekonomi modeli” alacak. Tek para (dolar), tek banka (Dünya Bankası), tek finans kuruluşu (IMF), tek bankacılık sistemi (SWIFT) gibi eski liberal düzene ait kurumlar hem yeni merkezlerin bu kurumlarda ağırlık oluşturmasıyla değişecek hem de yeni merkezler bu teklerin alternatiflerini oluşturacak. (Nitekim sepet para ve Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi alternatifler oluşmaya başladı bile.)

9. Dünya Ticaret Örgütü, yeni düzene uygun olarak güncellenecek. Dünya ticaret hukukundaki Atlantik egemenliği, dengeli ve adil hale getirilecek.

TÜRKİYE’NİN YERİ

Özetle ABD’nin 1945’te inşa etmeye başladığı ve 1991’den itibaren de tek egemeni olmaya çalıştığı düzen artık değişiyor. Yeni bir dünya kuruluyor; ABD, Çin, AB, Rusya ve Hindistan’ın küresel güç merkezleri olduğu yeni bir dünya...

O nedenle meseleye “o da savaş, bu da”, “o da kapitalist, bu da” darlığında değil, ezilen ve gelişmekte olan dünya ülkelerinin çıkarları zemininde bakmalıyız.

Diğer yandan tüm bunlar, yukarıda da belirttiğimiz gibi mevcut ve “ham” verilerle çıkarmaya çalıştığımız bir izdüşümdür. Tartışmaya ve geliştirmeye devam edeceğiz.

Türkiye’nin bu yeni düzende yerinin ne olacağı ayrıca tartışmamız gereken bir konudur. Bir giriş olarak şunu söyleyebilirim: Terazinin bir kefesinde Türkiye’nin Rusya, Almanya ve Fransa üçlüsüne dördüncü olarak yeni Avrupa güvenlik mimarisinde yer alabilmesi, diğer kefesinde de ABD’nin İngiltere ve İsrail ile oluşturduğu üçlüye dördüncü olabilmesi olasılığı var. İlki “bağımsız Türkiye’nin” yeni dünya düzeninde alacağı pozisyonu, ikincisi ise “Atlantik’e çıpalı Türkiye’nin” sürdüreceği mevcut konumu nitelemektedir. Hangi kefenin ağır basacağını, iç mücadelenin nasıl seyredeceği belirleyecek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları